30 Ağustos 2010 Pazartesi

!BOMBOŞ!

29 Ağustos 2010 Pazar

Karmakarışık ((1))

*Ne kadar önemli olursa olsun "o" insanda benim için önemini er geç yitiriyor.

*Portakal harika bir meyve, özellikle bitter çikolata ile.

*Şu aralar yediğim tek çikolata da o zaten =)

*Dr. Oetker benim için üretiliyor sanki! Her ürününü alıp test yapmaktan ve sonrasında üyük bir iştahla yemekten çok mutluyum.

*İçimdeki ev kadını ve anaç tarafım baya kendini belli ediyor. Dün tüm gün ufaklık bendeydi. Feci yoruldum yemek yemedim fakat mutluydum.

*Akşam evine götürürken kucağıma yattı. İşte o an çocuk istediğime karar verdim. Hem de dünya tatlısı bir kız çocuğu. Adını Defne koymayı düşünüyordum ama Mina da olabilir.

*Dr. Oetker'in krem karameli gerçekten güzeldi. Fakat çok hafifti hiç şeker yokmuş gibiydi Siz tadı daha belirgin olsun isterseniz arkasında öneri var =) Gerçek br karamel sever olarak tavsiye ederim. Küçük karamel krizlerine iyi geliyor.

*En kısa sürede panna cotta yapacağım =)

*Bu arada Chicco'da yeni doğan erkek bebek seti feci indirime girmişti. Anne adaylarına duyurulur.

*Bebek arabası düşünenlere de şöyle söyleyeyim iyi marka demek her zaman güveneceksiniz demek değildir. Araba alırken bebeğinizin parmakları sıkışabilir mi diye dikkatli inceleyin. Biz direk aldık ve az kalsın ufağımın parmakları gidiyordu.

Bu kadar! Açım ve gidip tıkınmalıyım =)

27 Ağustos 2010 Cuma

Hayat

Hayat çok ani geliyor.
Bir anne düşünün. Daha doğrusu bir kadın. Bir sabah anne olarak uyanıyor ve dünya üzerinde bir bedenin daha nefes alacağını öğreniyor. Küçücük bir canlının içinde günden güne büyüdüğünü biliyor. Hissedemiyor. Henüz çok küçük çünkü... Bir süre sonra bundan endişelenmeye başlıyor. Evet,büyük ihtimalle bebeğinin haraketlerini hissetmek için erken olduğunu biliyor fakat yine de kendini bu içini umutsuzlukla dolduran düşünceden alıkoyamıyor. Ve birgün gergin göbeğinde bir kıpırdanma ona yeniden hayatı bahşediyor. Bebeğini hissedebiliyor. Büyük ihtimalle beşinci ayın üzerinde hamileliği. Bebeğine kavuşmasına çok ama çok az kalmış. Kendini mutlu ve huzurlu hissediyor. Fakat bir tarafı ona durmadan bu mutlu hikayenin her an biteceğini söylüyor. Çünkü o yaşı geçkin bir anne adayı.
Yine de kendine ve bebeğine sonsuz bir inancı var. Onu kucağına alacağını biliyor. Bundano kadar emin ki doktorlar bebeği alabileceklerini söylediklerinde sonuna kadar direniyor. O bu bebeği istiyor. Ve bebek hayata geldiğinde içi bir nebze olsun rahatlıyor. En azından bebeğini görebiliyor. Onu daha kolay sakınabilecek bunu biliyor.
Bebeği büyüyor ve genç bir kız oluyor.
Anne hala onun için korkuyor mu? Anne kavramına dayanarak bu soruya evet yanıtını verebilirim. Bir evlat olarak kesinlikle derim. Kızının ne yazık ki bünyesi zayıf. Zaten uğraştığı iki rahatsızlık var. Ve dün ilk kez çok korktu. Ölmekten, sabah gözlerini açamamaktan çok korktu. Yatağından kalktığında kulakları uğuldamadığına şükrederek ağabeyinin yanına gitti. Oysa ağabeyi çoktan uyumuştu. Sessizce geldiği gibi kpıyı kapatıp odasına döndü. O her şeye rağmen onu doğurmaya karar veren kadını uyandırmaya kıyamadı. Gidip yatağına uzandı ve kalp atışlarının birazcık olsun yavaşlayabilmesi için dua etti.
Kulaklarını dolduran bu kalp sesi onun midesini bulandırıyordu. Bir süre sonra sustuğunda çoktan uykuya dalmıştı...

Hayat çok ani gidiyor.

Bu hafta bir ölüm haberi aldım. Gençti. Yaşama sarılmıştı. Ama bu savaşı kaybetti.
Bu hafta bir hastalık haberi aldım. Genç. Yaşama sarıldı ve hala savaşıyor.
Dün gece fenalaştım. Gencim ve bana inanan herkes için savaşıyorum.
En çok da kendime olan inancım için savaşacağım. Ve evet hala fikrimi değiştirmedim tedaviye olumlu bakmıyorum. Sadece kendime daha çok dikkat edeceğim.

Tanıyıp bu yazıyı okuyanlar bu konu tartışmaya açık değil!

26 Ağustos 2010 Perşembe

Kısa kısa ((3))

*Yeni bir şeyler yazıyorum. üzerinde çok fazla düşündüm ve diğer şeylerde olduğu gibi sık sık değişikliğe gittim. Fakat bugün elimde bol kremalı kahvemle oturup ekrana baktığımda "işte" dedim. Nasıl severek yazacağımı buldum ve bundan zevk almaya başladım. Fakat bu akşam bunun değişme olasılığı var ve bu beni mahvediyor.

*Babamla barışınca yinede arsız davranıyorum. İstediğimi alana kadar durmayacağımı biliyorum ve sanırım babamda biliyor. Bu yüzden de benle konuşmuyordu. KOnuşursa ikna ederim ve edersem yaklaşık 30 bin zarara uğrar. Elindeki geçen ayın kozu olmasa çoktan atağa geçerdim. Neyse yinede hazırladığı yemek lezzetliydi.

*Baba-kız ilişkisnin kesinlikle çok özel olduğunu düşünüyorum ama yinede bir yanım anneye daha önem veriyor. Sanırım yıllar boyu hayatımdaki tek evebeyn babammış gibi davrandığım için suçluluk hisseden yanım o.

*Geçen gün kitapları bağışlarken ortalığı topluyorduk ve benim anneme kendim yaptığım kartları bulduk. Harika resimler çizmişim. Eskiden her kağıda ayrı bir resim çizerdim. Ürün reklamları düzenlerdim. Şimdi o kız nerede bilmek istiyorum.

*Eskiden de yazardım. Öğretmenler genelde neden bitirmiyorsun derdi. İstemezdim. Doyurucu olmayınca bırakıyorum sanırım. İstediğim etiyi yaratmayan her fikir dünyanın en harika fikri bile olsa bırakabilirim. Kimsenin etkilnmeside umurumda değil üstelik. Bu sadece iç dünyamla alakalı bir şey.

*Yeni ve güzel şarkılar arıyorum. Only one gibi. Ne harika şarkıdır o. OTH kadar soundtrack konusunda harikalar yaratan bir dizi daha görmedim ben. Down mesela. Ne yazık ki bu kadar harika bir dizi yerine The Vampire Daires ile tanınıyor.

*Marcus nasıl bir insandır diye sorup duruyorum kendime. Ve nedenler kadınlar bu kadar inatçı ve eşşek kafalı olmak zorunda? Hayır hem cinslerimi kötülemek ve birkaç kendini bilmez erkeği güldürmek için söylemiyorum. Çünkü biz kadınlar hiç yoktan zekiyiz.

*Evin pencereleri değişiyormuş yine. Çıldıracağım. Tanrım bu nasıl bir gürültü böyle?

*Hala bizim yere gidemedim. Orada olmayı özlüyorum. Hani şu eli yaralı barmenin olduğu yer =) Hayatım boyunca beni en çok etkileyen bir şarkı vardı ki adını hala bilmiyorum. Onla ilgili konuşmuştuk. Adını söylemişti ve hayatımda duyduğum en uzun isimdi. Bende anlıyormuş gibi başımı sallamıştım. Eğer yanınızda sizi çimdikleyip duran bir da arkadaşınız varsa inanın bana o an çok koimk görünebiliyorsunuz =)

*Geçen gün bir yıldır yaşadığım yere dönmemi bekleyen -biliyorum pisliğim- çocuğa selam dedim sen kimsin dedi. İntikam güzeldir evet ama bu karşı taraf için bir şey ifade ediyorsa geçerlidir tatlı şey =)

*Face'den yıllar önceki br arkadaşa ulaştım. Kız hala çok güzel. Annesi hazırlıkta kalırsam hocam olabilirmiş eh ne diyeyim hayırlısı .kop

*Kankim den bahsettim mi bilmiyorum. Kanka değiliz fakat ona böyle derdim. Çok değişmiş. Bu konu deşilmeye açık değil =)

Bla bla bla ve birkaç tane daha bla bla

Bitti.

24 Ağustos 2010 Salı

Murathan Mungan
...
Sen gözlerimin önünde, içindeki beni harcarken;
Ben bir an bile seni unutmaya meyletmedim...
Sen bildiğim gibi kalmadın ama, ben unuttuğun gibiyim hâlâ...

      

Step Up 1-2-3

3'ü henüz izleyemedim .kop
Bir o kadar iyi değildi. Sadece dansı seven biri -benim gibi- izleyebilir. 2'ye az önce yeniden baktım ve şu kadarını söyleyeyim sonuna kadar dayanabilirseniz gerçekten iyi bir finali var. Özellikle Andy ve o çocuğun dansına bayılıyorum. Tabi oraya gelene kadar insan bir bunalım geçiriyor ama inanın sonu çok güzel. Hatta şu kadarını söyleyeyim filmin 40 sn'sine hastayım.
3'ü izlemeyi çok istiyorum. Daha iyi bir iş çıkardıklarını düşünüyorum. Ve danslar gerçekten iyi.
Her neyse =)

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Kısa kısa ((2))

*Karıştırıp evdeki ikinci pc'ye bikinili fotolarımı arka plan yapmışım. Gecenin bir yarısı bunu gören sevgili öküzüm şok içine kalmış. Sonuç: azar yedik.

*Dün yeğenimin birinci doğum günü vardı. Süsleme bana ait dedim. Önce gidip süslere para döktüm ardından nefes harcadım. Bir oda dolusu balon şişirdim. İnatla. Bu benim eserim olacak kimseyi istemem dedim. Sonuç: Ciğerlerim bana sövdü.

*Dün feci bir rüzgar vardı. O rüzgarda balonları bir araya getirip çiçekler yapmaya çalışırken hastalandım. Sonuç:Yataktan anca çıkabildim.

*O yaptığım çiçekleri buraya koyacağım. Telefona ancak ulaşabildim. Sonuç: İkinci yazım bunla ilgili olacak.

*Dünün fotolarını pc'ye aktarmam için bellek kartını bana verdiler. Kartın içinden dolu fotom çıktı. Sonuç: Hepsini sildim.

*Babam kredi kartını ödemeye ve lanet olası bankaya şifre için konuşmaya gitti. Eee...Şifre olmadan da alışveriş yapılabiliyormuş! Hem de defalarca... =) Sonuç: Babayla karşılaşırsam yanarım.

*Abim dediğim öküz lanet olası bir hız tutkunu. Altında en iyi arabalar var ve o pislik benim hep yapmak istediğim gibi turbonun anasını ağlatıyor! Dün kuzenin arabayı alıp sokakları inlettiler! Böyle arabanın camından melül melül baktım. Sonuç: Birgün bende yapacağım!

20 Ağustos 2010 Cuma

Kabus

Buraya hiç karaladım mı bilmiyorum fakat birkaç gecedir uyuyamıyorum. Zaten çok sık yer değiştirdim. Yerimi de yadırgarım. Dün gece hayatımın en berbat geceleri listesine rahatlıkla girebilir. Müstakil evleri severim. Geniştir,özgürdür ve ferahtır. Bahçenizde mangal partileri verip arkadaşlarınızı çağırabilirsiniz. Kendi meyve ve sebzenizi üretebilir ve şanslıysanız köpek besleyebilirsiniz. Tüm bu avantajların yanında benim asıl kabusumda baş gösterir:
Böcekler.

Her türlü. Aklınıza ne geliyorsa. hangi yıl hatırlamıyorum fakat şu insan eti yiyen örümcek zımbırtısından burada üç tane çıkmıştı. Danaburnu dedikleri transformes gibi uçan böceklerden de çok çektik. Hatta ben kolyelerimle fareleri oynattığımı bilirim. Bahçeyi bir ara istila etmişlerdi. Hepsinden kurtulduk iyi falan derken dün akşam herkesin kabusu sivrisinek dadandı. Çatı katında uyuyordum. bu o gıcık sesiyle yaklaştı bana. Uyuz şey iki tane savurdum karanlığa ama ıskaladım. Bende yastığı alıp kendi odama geçtim. Ne çekiyoruz şu kadın milletinden? Sivrisinekler bilebunun ispatı! Kan içenler sadece dişilerdir, heralde şu yüzyılda bilmeyen kalmamıştır ama.... Birde o gıcık sesle yaklaşmıyorlar mı!?!
Odama geçince rahatlarım sandım. Cırcırböceği gibi bir böcek dadandı bu seferde. AÇık pencereden sesi geliyor durmadan. Uykusuzluktan ölmek üzereyim bende. Sola dönüp uyumaya çalıştım. Bu seferde abimin teli çaldı. Açıp da bakmadı bu artık nasıl uyuyorsa. Kalkıp lök diye kapattım. Yatağıma büyük bir özlemle uzanınca sızıp kaldım. Ta ki...
Annem beni kaldırdı. Daha doğrusu bu zavallı insan inliyordu. Koluma bir vurdu kadın! Mal gibi bakıyorum. Bir böcek nasıl olduysa koluma gelmiş ve BEŞ kez beni ısırmış! Kolum ateşlr içinde! İnliyorum falan böyle. Gidip soğuk suya tuttuk kolumu sonra buz falan ateşi geçti. İlaç sürdük ben sızdım yine. İçmiş gibiyim zaten. Canım yanmasa aldırmaz uyurum o denli.
Sonra yine en tatlı yerinde hafif sızmışken köpeğin teki havlamaya başladı. Canıma tak etti benim pikeyi savurdum söve söve dolanıyorum. Yeter lan diye. Yatağımında örtüleri henüz geçiriilmemişti öfkelendim bir de oturup yatağımın örtülerini geçirdim. Sabah altıya geliyordu artık ve ben hala uyuyacaktım. Sonra yeniden uyumayı deneyeyim dedim. Pes etmeyi sevmiyorum. Tam yattım bir saat sonra helikopter yakında geçti ve kokrunç bir gürültüyle yataktan fırladım. Uyanış o uyanış. Bir daha da denemedim uyumayı.
İlaçlara boğacağım bugün odamı ve kendimi.
Hepiniz kabus görün e mi? O yastığa beş kala uyuyanlar. Siz yok musunuz!! Kabusunuz olacağım!

19 Ağustos 2010 Perşembe

Yemek üzerine birkaç şey

Öncelikle Işıl'a teşekkürler.
Panik anımı geçirdiği için ve daha bir çok şey için.

Gelelim günün anlam ve önemine...Bi önemi yok lan!
Tatil işte. Yan gel yat günü falan da filan. Dünün aksine bugün daha bir ferah ve sakin.
Dün baya kalabalıktık. Melike geldi bize. -Eğer bunu okuyorsan top ol melike!- Kendisi burayı bulup didiklemek konusunda çok kararlı da. Hayır A1 hakkında yazdıklarıma kızacaksın amma kafayı takmış diyeceksin. Yok öyle bir şey! Günün nasıl geçti sorusunun yanıtı burası ki =)
Neyse işte az önce krem karamel yaptım ve soğumasını bekliyorum. İlk kez denedim kendim yapmayı umarım tutturmuşumdur. Melike hep der modern ev kadını gibisin diye. Öfkelenince gergin olunca mutfağa saldırıyorum. Bir şeyler üretmeyi seviyorum. Şık olup mutfakta da iyi olabilir her kadın. Ve ben bunu gerçekten seviyorum. Sadece uzun tırnakla mutfakta yemek yapanlara uyuzum. Ne kadar temiz olursa olsun o tırnaklar yemem lan o yemeği! Prensip meselesi.
Bal yiyemeyen biri olarak -bkz:alerji- karamel kurtarıcımdır. Çok severim ama öle hepsini sevmem. Karamelinde iyisi kötüsü var. Ve gerçekten iyi bir karamel için ölebilirim. Çok kalori falan demeyin ya hayata yaşamak için geliyoruz Lütfen ama!
İskenderin üzerine sos dökülmedikçe, kadayıfa kaymak atılmadıkça -tamam şerbetli tatlı sevmem- mangala doymadıkça yaşanmaz bu hayat. Ha işin gücün yoksa vereyim eline brokoli kemir dur!
Brokoli sevmez değilim bu arada. Salatasına bayılırım mesela. Ama mesele o değil. İstediğiniz gibi ölçülü yaşamak mesele.
Neyse kaçar ben.
Öpüyorum herkesi.
-Titan dışında. O hala cezalı-

17 Ağustos 2010 Salı

Heyt!

Heytt! Sölemeyeceğim biraz batıl inançlı sayılırım. Fakat yarın harika geçebilir ve ben çok mutluyum. Ha bu arada söylesene Titan sen beni çoook yi bilirsin =) Sence bu kadar korkutucu olabilir miyim? İnsan dediklerin benden korkup önlem alıyor aşkitom! Her neyse yarın güzel bir gün olacak gibi işte. Heralde işler rayına oturuyor. Cumartesi günü bizim ufaklık bir yaşına giriyor. İlk aşkım varya hani simste öpüşmeyi öğreten. İşte onunla ilgili harika ötesi bir haber aldım. ama heyecanım kaçtı. Neyse öptüm.
Ya da öpmedim.
Kızgınım.

Kendime not:

Telefon sapıklarına kibar davranmayı kes!
Muhabbet de kurma! Adını hiç mi hiç söyleme!
Ödemeliye sakın cevap verme!
Tanrı aşkına hemen o telefonu at en iyisi!

Deneyimledim...Lanet olsun

Feci öfkelendim!
Bakmayın arkadaşım siz böyle her şeyi ben bilirim bloglarına! Üçtür tavsiye dinliyorum aha sonucu! Kaçık bir zombinin el ve ayak tırnaklarına sahibim! Asetonla abanmış olmama rağmen mosmor duran tırnaklarım var :ağlamaktangeberenifade Kırmızı ve kremin tonlarından vazgeçmeyen ben bir halt ettim ve tavsiye veren şu aptal bloglardan birine dadandım. Al işte! Yok kardeşim gidin yerinde görün parası neyse verin öyle yapın. Kanmayın bu evde sizde yaparsınız laflarına. Sonra bana benzersiniz karışmam bak!
Ayrıca hiç anlamadığım da şu:parfümler. Tanıtma işi ayrıdır. Gittim kokladım kullandım sevdim dersin. İki saat abarta abarta anlatmazsın. herkes sevecek gibi göstermezsin. Di mi lan? Kaç kez gittim kokladım okuduğum parfümleri. Biri de bi b*ka benzese! Yok kardeşim dediğim gibi git yerinde yaşa ne yaşıyorsan. Gitti zaten güzelim tırnaklarım :ağlamışgebermişifadehalagözyaşıdökmekte
İşin aslı Titan beni böyle görse koşa koşa kaçardı =) Komik olurdu baya. Öhöm öhöm "Aşkım...Güzel olmuş aslında...Sen hoşlanıyor musun böyle şeylerden?!" Tabi suratımda oluşan pis sırıtmayı tahmin edersiniz. Kehkeh diye gülerken elbette hayır falan der geçerim. Ardından koparım da zaten. Sevgili Titan'cığım bulabildiğin tüm asetonları al gel. Her ne kadar asetondan nefret etsem de tek dostum onlar şu an.

Kısacık not ve İlk kez Titan!

Aşağıda öyle küfrettiğime bakmayın bir yaşında ne dersem yapan beni örnek alan bir yeğenim var. Dolayısıyla evde sokakta hiçbir yerde sövüp gezemiyorum. Eh burada stres atıyorum kısaca. Ayrıca...Bir kişi bir rüyaya gelirse aynı anda o kişide onun rüyasına girermiş. Sende hissettin mi Titan? Biraz ürkütücü değil mi? Beni biraz yalnız bırakmalısın. Merak etme sevgili Titan'cığım, beni rahat bıraktığın an başkasının kollarına koşmam. En azından ayın 15'ine kadar. =)

Başarı mı dediniz? Pardon kimdiniz?

Birkaç yazımda belirtmiş olmalıyım. Zaman buldukça yazarım ben. İlk ne zaman başladım ne yazdım bilinmez fakat hayatımdaki tüm başarılarım bana ait bunu biliyorum. Tıpkı üniversiteyi kazanmak ve okul birincisi olmak gibi. Başarı deyince aklıma ilk bunlar geliyor. Vay be diyorum kendime gerçekten bir şeyler yaptın. Başardın. Başarmak önemli bir şey. Daha da önemlisi başardığını hissetmek. Elbette herkes iyi olan hayatını daha yukarı taşımak ister. Dedim ya hayatımız ne kadar boktan olursa olsun illa değiştiririz diye. Aynen öyle.
Geçen yıl mayıs ayında sanırım ilk kez bir internet sitesinde hikayemi paylaştım. Saçma sapandı. Cümleler eksikti. Akıcı değildi. Ve inanın bana esinlendiğim kitaba çok ama çok benziyordu. Zaten yazım şeklimi değiştirmem de o döneme denk gelir. Çok zordu başlarda. Sadece tek bir okuyucum vardı. Geri kalanı destek içindi. Devam et diye arkamdan itiyor ama neden bahsettiğimi anlamıyorlardı bile. Hoş bende ne yazdığımı bile bilmiyordum. Unutmadan Tuğçe iyi ki o sitedeydin ve iyiki bana destek oldun. =) Sekizinci bölüme kadar neredeyse aynı gidiyordu ve bir yorum aldım. Kız resmen sövmekten beter etmişti beni. Öfkeden kıpkırmızı olmuştum. Ellerim bile titremişti. Hani kızı karşıma koysanı pitbuldan farkım kalmayacak, o derece. Ama ben kriz anlarında iyi idare edebilirim. Kıza teşekkür ettim fikirlerinin değerli olduğunu belirttim. Daha sonra anladım ki kız benim hayatımı değiştirmiş. O akşam sabaha kadar daha ne yapabilirim diye düşündüm. Daha iyi olmalıyım. ama ne? Ve biranda hayatımın en iyi hayalgücü beni buldu. Artık hikayemde bir sürü insan vardı ve daha da güzeli o sitedeki ilk kocaman arkadaş grubu olmuştuk. Ortak bir harem bile yapmıştık. Hayal kuruyorduk dalga geçiyorduk. Bölümlere şarkılar bile onlar seçiyordu. Beraber ağlıyor beraber gülüyorduk. Kısacası çok ama çok mutluydum.
Ardından hikaye ilerledikçe tadı kaçtı. Ben zaten bir şeyi uzun süre sevemiyorum. Dış etkenlerde vardı ve artık benim o arkadaşlarım kalmamıştı. Fazla hırs gözünüzü kör eder ve siz kimleri etrafınızda tuttuğunuzu fark etmezsiniz bile. Ben en değerlileri uzaklaştırmış ve sadece yanıma adını mutsuzluk koyabilceklerimi almıştım. Kendi adıma berbat bir anlaşmaydı. Yeni bir hikayey başladım ardından. İşler fena gitmiyordu. ki çok sevdiğim bir hikaye oldu. Artık ilkinde olduğum gibi değildim. Ama ilkindekileri de kaybetmiştim. Mesela bir kız vardı acayip severdim onu. Küçüktü ama olgun gibi davranırdı. Ve bir tane de beni su içerken öldürebilecek kapasiteye sahip bir kız vardı. Ona da bayılırdım. Çok kahkaha atardık. Hiç susmak bilmezdi. Ve beni de gerçekten severdi. Bir şekilde hepsi uzaklaştı benden. Ben uzaklaştırdım. Tek söyleyeceğim üzgün olduğum ve onları gerçekten çok özlediğim.
Sınavları atlattım ve bir süredir netteki üçüncü hikayeme devam ediyorum. İşler tıkırında. Çok fazla okunuyor fakat fazla yorum almıyor. İşin güzel yanı bunu gösteriş için yapmıyorum. Bunu yapıyorum çünkü seviyorum. Bölüm koyarken ayarlamaları yapmak sanki sayfayla bir bütün gibi her bölüme bir resim koymak ve benim için anlamları şarkıları seçmek... O kadar zevkli ki! Bu yeni hikayemi sadece kendim için yazıyorum. Evet içindekiler benden bizden bir parça fakat hikayeyi sadece mutlu olduğum için yazıyorum. Ve kabul etmeli ki çok iyi iş çıkarıyorum.

Geçmişe dönmek gerekirse, ben yazmaya başladığımda küçücüktüm. Elimde defterler durmadan karalar dururdum. Gerilim ve cinayetlerle ilgili şeyler yazardım. İnsanları şaşırtmayı severdim. Fakat kabul etmeli ki türkçe öğretmenlerinden nefret ediyorum! Kıvırcık saçlı hatun bana asla bu kitabın sonu gelmez yazmazsın demişti. Haklıydı ondan nefret ediyorum. Göbekli hatun sınavlarda notumu hep düşürürdü. Kavga ederdik ondan nefret ediyorum. Bana inanan tek kadında aslında oğluna 'varmamı' istediğinden dergilere yazımı göndermekten bahsederdi ondan nefret ediyorum. Ayrıca ben yazım hatalarını bir aptala açıklama yaparcasına dalga geçerek söyleyenlerden de nefret ediyorum. Neden biliyor musunuz? Çünkü aslında kendileri başka bir bok bildiği yok! Hadi ama! birçok mu bir çok mu diye hayatını çürütene kadar git ve başka şeyler de öğren. Ne bileyim Lama nasıl bir hayvan bilmeyen var! Rakun nedir ya da. Ekmek balığını görmeyen var. Elinde fırsat olmasına rağmen üstelik. Önce kendi cahilliğinize bakın. Aptal bir okulda dirsek çürüten hocalar ya da kendi cahilliğinde geberecek olan sözde yetişkinler.
S-ktirin gidin!

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Bayan İkiparça ve bitmeyen gece

Dün akşamüzeri zorla istemeye istemeye arkadaşa gittim. Bir yıldır görüşmüyorduk. Ortak bir evde buluştuk dün. Çok tuhaf gekiyor bu uzun süre sonra karşılaşmalar. Hep bir değişikliğe gidilmiş oluyor. Hayatımız o kadar mı boktan da sürekli değiştiriyoruz? Eskiden gotik takılıyordu şimdi Tikky olmuş. Kafayı sıyıracaktım. İlk başlarda biraz çekingendik sonra bu makyajını sildi saçını eskiden cungo dediğimiz bir tarzda topladı ve biz eski kahkahalarımızı atmaya başladık! İşte! Özlediğim Bayan İki parça buydu! Geri gelmişti hemde uzun süre sonra. Çok özlemiştim. Bu gece burada kalalım dedi biraz mırın kırın ettim. Yattığım yeri yadırgarım ben. Ama kabul de ettim. Gece yarısı oldu ve ben eve sığamadım. Hadi dışarı çıkalım falan diyorum. Sonrası hafif karanlık işte. Kıyafetimi abuk sabuk izleyen biri vardı ondan uzak duruyordum. Sonra sabaha karşı telefon elimde sağı solu arıyordum. Telefonuda kaybettim zaten. Öğleden sonra bulduk. Şimdi kendi odamdayım ve soğuk duşla kafam yerine geldi. Sabah yere iki yastık atıp kahkaha ata ata uyuduk sanırım. Bir ara ben "bizi duyuyoorrrrlaaar mıııı_??"dedim ama cevap alamadım. Sonra bende Bayan İki parçanın dibinde sızdım kaldım. Öğlen zorla kaldırdılar biz ikimizi! Böyle sürüne sürüne mutfağı buldum falan. Bir hafta kadar b,izde kalacaktı Bayan İkiparça öğlen bir şeyler oldu annesi kızdı sanırım bizim yaptıklarımıza. İzin vermedi resmen! Sinir!
Hatırladıklarım:

  1. Büyük odada anlattığımız falcıydı üç harfiliydiden sonra bize yapılan eşşek şakasıyla neredeyse altımıza ediyor oluşumuz
  2. Sabah 4'te kalkıp yemek yememiz ve benim hadi yine yiyelim diye çığlık atışım
  3. Bayan İki parçayı iç çamaşırıyla basmam ama zaten daha öncede görmüş olmam .kop
  4. Durmadan içmemiz
  5. Telefonda kontör (tl) bırakmadığım
  6. Yerde bulduğumuz örtüyü çekiştirip durmamız sonunda tekme atmam ama yine de sabah örtüyü kaptırmış bir vaziyette uyanmam
  7. Her bir boku anlattım ama ne kadar detaylı hatırlayamam
  8. Abuk sabuk sırlarımızı paylaşmamz
  9. Nasıl Odtü'lü müsün yafruuum'a cevap verilir onu öğretmesi
  10. Ve öğleden sonra yeniden tanımadığım o diğer Bayan İkiparçaya dönüşmesi

Böyle işte. Dünya dinlerine dadandık bir arada. Nereden biliyorsun derseniz çantamda kitap vardı. Güzeldi. Özlemişim. Uzun süredir böyle dağıtmamıştık. Kalsaydı gece eğlence mekanlarına gidecektik. Neyse artık Aşkimle gideriz. Tabi mamut bizi öldürür.

14 Ağustos 2010 Cumartesi

Tercih yerleştirme vs

Odtü gerçekten harika bir yer. Klasikleştiği için demiyorum. Gerçekten öyle. Zaten çok çalışmamıştım. Geceleri buralarda gündüzleri alışverişteydim. Ben sadece temeli iyi attığım için kazandım. Ders veriyordum onunda etkisi olmuştur. Sınıfkapatıyor ders anlatıyordum. Ders alıyordum. Test çözüyordum. Ama her şeyi tadında yapıyordum. Tek tavsiyem öğrencilerin kendilerini yarış atı gibi hissetmeden yaşayabilmesi. Bunu isterseniz başarırsınız. Evet gezer tozardım ama sınavım olduğunda saatlerce it gibi çalışmayı da bilirdim. Canını sıkkınsa alın elinize testi geçin başına. İnanın size binlerce soru çözün demeyeceğim. canınız istediği kadar. Ama hiçbir testi yarım bırakmayın. ve mutlaka cevaplarınızı kontrol edin. nerede yanlış yaptığınızı görün. ve sizden tek ricam sevgili işlerinden uzak durmanız. evet bunu ben söylüyorum ne var? Duydun mu şunla yiyiştik şunla bunu yaptık diye bişi? İki sohbet edeceksen gönlüne söz geçiremiyorsan mesafe koyacaksın arkadaşım. İstemiyorsa s-ktirsn gitsin zaten. Size ondan fayda gelmez. Üç günlük adamlar için 44 yılınızı heba etmeyin.
Ayrıca seneye tercih yapacaklar adam gibi yapsın. Fazla yardım almayın ama doğru yardım alın. Gerçekten güvendiğiniz insanların fikirlerini alın. Ve lütfen ama lütfen birkaç garanti olan yeri listenize ekleyin sonra açıktakalırsınız. Herkesin tercih edeceğini düşündüğünüz için yazmadığınız yerleri de yazın . -ben yaptım ve bakın oraya gidiyorum- Doğru tercih önemli gelecek için. İstemediğiniz yerleri yazıp asabımı bozmayın. Tıp yazıp öğretmenlik istiyordum derseniz bela okurum kaçamazsınız. Akıllı mantıklı karar verin. Her şeyden önce bu sizin hayatınız başkasının değil. Başkası olma kendin ol arkadaşım.
Şimdilik bu kadar.
Ankara üniversitesi de güzelmiş. Gittik bugün arkadaşla. Melike ankarayı kazandı. Ben sevdim. güzeldi onunda hayaliydi. Dershanede dört kişiyiz odtülü. A. nereyi kazandı bilmiyorum. E. nereyi kazandı bilmiyorum. B. Bilkent'i kazandı. Biraz zor geçer o ingilizceyle ya. Hadi neyse.

13 Ağustos 2010 Cuma

Liseli vardı ya ah o liseli!

An itibari ile nasıl tüm yıl gecelere kadar msnde kalınır, hikayeler yazılır, depresyonlara girilir,kıç devrilip yatılır da Odtü kazanılır onu çözemeye çalışmaktayım.
Evet bu yıl içinde okuduğunuz tüm o haltları yedim ve bu sabah Odtü'yü kazandığımı öğrendim. Ya Allah'ın sevdiği kulum ya gerçekten eşşek şansı var ya da ben zekiyim ama çaktırmıyorum .kop
Liseliydik üniversiteli olduk ya ne diyeyim. Allah herkese gönlüne göre versin valla. Çok çalışıp emeğinin karşılığını alamayanlar var bilirim. Biri de arkadaşım. Her işte vardır bir hayır. Seneye daha iyi olacalarına eminim ben.
~~

Odtü'yü kazanmak zaten zor derler ben nasıl yaptım hiç bilmiyorum inanın. Okumak daha da zordur diye düşünüyorum. Sabah ben inek değilim ne halt etcem dedim aldığım cevabı sizlerle paylaşmak istiyorum.

"Okul birincisi bu... Odtü kazandı... Yok ablam sen inek değilsin. Öküzsün sen!"

Evet bir yerde insan kabul etmeli kendini.

12 Ağustos 2010 Perşembe

Miniğim

Sevgili yeğenim minik aslanıma kötü örnek oluyorum .kop
Ufaklık 10 gün sonra 1 yaşına girecek. Eskiden "anne,baba,mama"gibi kelimeleri söyleyen çocuk benimle bir hafta geçirdi ve ben bir canavar yarattım. Birincisi artık tükür evladım deyince önüne gelene tükürüyor .kop Ama onu da tam yapamıyor çok tatlı bir şebeklik çıkıyor ortaya. Sonra havlamaya başladı. Köpek hastası. Ali babanın çiftliğindei köpeklere hasta! Burada iki köpek var ve her akşam onlarla oynuyor. Sonra televizyonda N.G.Wild'daki köpeklere fısıldayan adama ölüyoruz. Onu açıp kahkaha atmasını izliyoruz maaile. Köpek görmek istediğinde Auuvv diyor .kop Ve sıkı durun! Isırıyor! Hem de çok fena! Cadı tam bir köpek gibi ısırıyor. Babası benim ona vampir kitaplarını okuttuğumu düşünüyor.kop Onlardan etkiliyormuşum. Çocuğun tm pis huyları benim yüzümden resmen .kop.kop

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Aptal bir kadından daha kötüsü kızgın bir kadındır.
Fazla tuhaf hissediyorum.
Harika bir gün geçirdim.
Harika kitaplar aldım.
Harika bir arkadaşımla uzun süre sonra buluştum.
Harika görünüyordum.
-ya da bana öyle geliyordu-
Her şey harikaydı.
Fazla tuhaf hissediyorum.

10 Ağustos 2010 Salı

Üçleme

Giydiğim kıyafetlerde bir değişiklik adlı başını gidiyor. Önceleri boğazlı şeylere bayılırdım. Renk renk boğazlı kazaklarım vardı. Melike ile bizi koparan mağazanın sembolu gibi olmuştum. Sonra ne oldu.... Sanırım alışveriş yaptığım mağazalar değişti. Ve alışveriş arkadaşlarım. Akrep kadınından bahsettim mi? Mükemmelliyetin çakma prensesi. Her şeyinin muhteşen olduğunu hep aşırı pahalı giyindiğini her markaya sahip olduğunu anlatır durur. Kabul etmeliyim ki onu uzn süredir tanıyorum. Ve nasıl bir insan olduğunu bildiğim içinde pek yakın durmuyordum. Lise hayatı böyledir. özellikle okulunuz küçük bir aile yeri gibiyse takılacak pek fazla grup yoktur. Ezikler,orta dereceliler,inekler,popüler olanlar. Eziklerden birine hiç rastlamadım. Ya takıldığım grubun aptal hiyerarşisine karşı gelmekten ya da eziklerin gerçekten de görünmez olabilme yeteneklerinden kaynaklı bilemiyorum. Orta dereceli olanlar. Yani popüler olanların hemen alt basamağı. İşte benim ilk grubum buydu. Yaklaşık iki buçuk yılımı onlarla harcadım. Resmen akrep kadınınında içinde bulunduğu gruba kafa tutuyordu. Ben pek karışmak istemedim. Daha çok içteki isyankardım. Onlar isterdi ben istemezdim. Bağımsız olmayı severim. İneklerden de arkadaşlarım vardı. Ve tanrım! Gerçekten inektiler!
Her neyse işte yine birgün baktım bu orta derecelilerin lideri olacak sürtük bana emir vermeye çalışıyor ilk kez denemişti bunu. Ve benim iyi arkadaşımdı. O güne kadar. Her insan emir altında yaşar. Bunun ustaca yapılması şartıyla elbet. Her neyse bu direk yaptırmaya çalıştı ve elinde patladım. Doğal olarak bir süre yeni gelen kızla takıldım. Bkz:Selen. Ardından özgürlüğün tadını biraz fazla kaçırdık ve şuan gördüğünüz kız olarak şekil aldım. Bu popülerlerin grubundan bir süreliğine atılan akrep kadını da bize sığınınca okulun görüp görebileceği en manyak üçlü olduk. Biri seks oyuncağı gibi bir hatun biri tuhaf felsefik bir yaşam süren bir hatun bir diğeri alışveriş hastası bir hatun. Ah evet üçümüz de bilgilerimizi harmanladık. Ve şu an bende hepsinden biraz var. En çok felsefik yaşamayı seviyorum. Kendimi tek kelime ile özetleyecek olsam bu "karmaşık" olurdu.

Evet! Tam olarak bundan bahsediyorum!

Hepimiz insan olarak çok aceleciyiz.
Evet biliyorum bir şeyleri hızlandırmak istememiz gayet normal. Ama bazen durup o uzun gelen zamanın tadını çıkarmalıyız. İnsanlar birden yükselmeyi ister fakat en küçükten başlayıp ufak adımlarla mutlu bir şekilde gitmeye değer mi? Bence değmez. İşte bu yüzden bana inanan ama daha büyük ve görkemli şeyler bekleyen insanların dediklerinin aksine karşı koyacağım. Ve sırf daha fazlası var diye bu işe katlanmayacağım. Neden biliyor musunuz?
Çünkü bu benim hayatım! Ve ben karşı koyuyorum!

6 Ağustos 2010 Cuma

Aşağıdaki yazıyı okurken bunu dinleyin =)

itiraf.com //Işıl'ın isteği üzerine sansürlü

Nedense hep vefasız insanları seviyorum. Aşk anlamında değil. Zaten bizim ailenin kadınları hiç aşk evliliği yapmamış ki ben mantık evliliği yapmayayım. Sonuçta aşk bir yerde bitiyor. Aynı kadın aynı adam aynı bedenler kalıyor.
İlerideki eşimin en çok sevgi ve saygı barındıran biri olmasını rica ediyorum. Neden bilmiyorum belki az önce blogları dolanırken gördüğüm evlilik haberlerinden belki de az önce bana aranan erkek adaylarından kaynaklı. Benim asıl tırstığım şu aralar o kadar sadık biri oldum ki gözüm ünlü ünsüz hiçbir erkeği görmez oldu. Doğrusu şu A bilmem kaça sarmamın tek nedeni de onu aklımdan çıkarbilmek.
Bugün tatilinin üçüncü gününde. Ne güzel değil mi? Yolcu eden ben olunca pek güzel gelmiyor. İlk konuşmamızı hatırlıyorum. -Daha doğrusu benim hatırladığım en eski konuşmamız- Ben 9 yaşlarımda falanım o da benden üç yaş büyük. Bir akşam evlerine gidiyoruz ben onunla odasına geçiyorum. Çok sıkılmışım büyüklerin yanında. Biraz pc oynasınlar diyorlar. Sims açıyor bu. Tabi kız çocuğuna araba yarışı açacak değil ya. Halbuki açsa bende katılırım oyuna. Beceremesem de seviyorum!
Bu açıyor sims'i ben sıkılıyorum falan. Çok sıkıcı bu diye mızmızlanıyorum. Hadi çocuk yapsınlar diyor. Başlıyor bunları öpüştürmeye. Ben böyle saf salak küçük kız utanıyorum. Bu ekrandan yüzünü kaldırıp bana bakıyor. Ben başımı eğmiş kaldırıp arada bi ona bakıyorum. Gözleri o kadar güzel ki. O kadar anlamlı ki. Daha sonra annemler beni çağırıyor. Gerisini de hatırlamıyorum. Bana en saf hep bu gelir. Yaşımızdan kaynaklı heralde. =)
Daha sonra da onu görüyorum. Ama o kadar sık o kadar samimi değil. Sonra bir gece onların evine gidiyorum. -Yakın zaman- Bu tatil için hazırlık falan yapıyor. Onların evinde dar bir koridor var orada karşılaşıyoruz. Ben başta onun yakışıklı yüzüne bön bön bakarken ablası yanımıza geliyor ben hemen sevimli bir gülümseme takınıyorum. o an bunun tatile gittiğini öğreniyorum. Boş ver deyip içeri geçiyorum. Oh klima da var püfür püfür diye kendimi avutup içeceklere veriyorum kendimi. Ardından bu ayakkabı almak için geri geliyor ben mutfağa giderken yine bam! Daha yakın duruyoruz ama konuşmuyoruz. Konuşamıyorum. Ardından birkaç kez daha aynı olay farklı şekillerde yaşanıyor. İki de bir yanıma geliyor. Ben kaçıyorum. Benim geldiğim araçla gara gitmek istiyor. Ben tam hadi diyeceğim benim evde kalmama karar verilyor ben hafif mala bağlıyorum. Sonra bu herkesle vedalaşıyor. Sıra bna geliyor. Aynı yıllar önce bana baktığı gibi dolu dolu bakıyor gözlerime. Bende aynı utangaç kız gibi gözlerimi yere dikiyorum. arada ona bakıyorum. Dudakları aralanıyor. Birkaç kez bir şey söylemek istiyor. Söyleyemeden elini görüşürüz gibi sallıyor ve odadan çıkıyor. İyi ki de söylemiyor. Kendine iyi bak dese ben kendimi tutamam ki.
En kötüsü de belki aptal eski sevgilimle bile yeniden denerim ama onunla asla bir şansımız olamaz. Ya sonu evliliğe varmalı ya da konu hiç açılmamalı. Ki karşınızda Bayan Evlilikten Korkan var. =)


İtiraf ediyorum: Çok Seviyorum!!!

3 Ağustos 2010 Salı

A-12143245325141123555553134141

A.2-3-4-9085852 kaçıncı A oldu bu sahi?
Neyse biz ona dövmeli üç küpeli A diyelim. Dün tercih yapmaya ve yıllık bittiyse almaya gitmiştim. Tam kapıdan giriyordum ki o da ne?! Bir hafta kadar uzaktan izlemeye aldığım ultra yakışıklı kişi! Her zamanki kadar artist bir halde çıkıyor kapıdan! Bende uyuduğum atletle gittim tabi! Atlet de atlet hani .kop Oxxo'nun siyah yeni atletlerini bilen vardır. U şeklinde yakası. Üzerine kot yelek geçirdim gittim. Kulaklarımız küpeler bakımından yarışıyor bu arada. Ben o gün fark ettim. Sağ kolunun iç kısmında ne olduğunu çözemediğim bir dövme var. Onu da yeni gördüm .kop
Aslında ben bu işin peşini bırakmazdım fakat eskim bunun bir tür küçük dağları ben yarattım havasında olduğunu söyledi. Aynanın karşısına geçip ben harikayım çok yakışıklıyım herkesbana hayran diyen bir tipmiş. Şimdi eskiye güven olmaz fakat gerçekten de böyleyse lise yıllarımı sıkıntıya sokmaya da hiç gerek yok diye düşündüm. Doğal olarak da o bir hafta içinde kaldı.
Yıllıkta hakkında yazılanlara baktım da... Eskiye güven olmaz abi! Çocuk tam tersi çıktı.

Aşkim gelse de kurtulsam. Özledim lan. Şimdi ona anlatırdım. Ha bu arada aşkim=melike. Ona aşkim deme nedenime gelirse. Aptal kızlar gibi aşkiiitooom gibi değil. Edebiyat hakkında bilgisi olanlar bilir Aşki diye bir şair vardır. Bizde edebiyat dersinde koparken böyle kaldı. Çok sevdiğim insanlara böyle özel isimler takmayı seviyorum. O da benim en değerlimse... Dur lan uyansa da konuşsak. Özledim harbi.

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Don't cry for pain

Herkesin başına geliyordur di mi blog?
Hem mutlaka bir son buluyordur.
En azından iki hafta sürüyordur?
Ama bitiyordur di mi blog?
Bitmesi gerekir.
Bitmek zorunda.
Çok üzülüyorum blog.
Ne yapacağımı bile bilmiyorum.
Ne yapabilirim ki?
Çekip gidilmez di mi blog?
Tek beden tek ruh gidilmez.
Yoruldum biliyor musun?
Çok yoruldum çok yıprandım blog.
Tam nefes alırken yeniden suyun altına gönderilmekten bıktım.
Hiç mi sevmiyor sence?
Seviyorsa bu mu sevgi blog?
Fiziksel şiddete maruz kalmış gibiyim.
Ki öldürme tehdidi buna giriyor mu?
Giriyorsa ben çok üzgünüm blog.
Daha önce hiç yarınımdan şüphe etmemiştim.
Bana bir şey olursa Ryan sana emanet.
Ona iyi bak olur mu blog?

Hayatımın Öküzü gidiyor a dostlar!

tercih işini bitirdim yan gelip yatma ve şansın yüzüme gülmesini bekleme zamanı!
Dolayısıyla Işıl'ın tabiri ile manyak kız tatilden döndü.
Asıl sorun tam halledilemese de daha iyiyim.
En azından olmak zorundayım.
Neyse...
Haftasonu abimin kız arkadaşıyla tanışacağım. Kız pek ilgimi çekmiyor bu sefer. Sanırım araştırıp ben ortaya çıkarmadım diye. Diğerlerinde bunun bilgilerini ele geçirip tüm aileye yayardım bunu kendi söyledi. Tadı kalmadı.
Annem dahil herkes bana kızın resmini soruyor ne bileyim diyorum şoktalar çaktırmıyorlar. Kızn adı bile yok ortada. Eh konuya el atmadım ki!
Kızın kardeşlerine dek uzanabilecek bir araştırma yapabilirdim. Ta ki o abi olan ayı kendi ağzıyla demeseydi! Çok kırdın lan hayvan! Ben araştıracak bulacak seni rezil edecek etmeden de şantaj yapacaktım!
Gidiyorum ulen bu ihanet le yaşayamam!!!
Çooook sıcaaaaaaaaaaaaak!!!!!!!!!!!!!!!!!

1 Ağustos 2010 Pazar

FearFactor

Acun'dan sonra hiç izlemediğim fearfactor şu an anne sayesinde izlenmektedir. 3. etap nedir öyle!! yazık günah o gizem'e valla. Kızın başına attılar örümcek ile böcekleri ısırıp duruyorlar kızı. Kız çığlık attıkça ben bağırıyorum "Isırıyorlar!" diye.
Örümcek fobim var. Öyle saatlerce karşımda dursun umursamam ama yürümeye başlayınca çıldırıyorum. Çok akıcı yürüyorlar. Böyle kum tanesinin akıp gitmesi gibi. O öyle gidince ben başlıyorum kaşınmaya ve kaçmaya. Dolayısıyla odadan çıkarıldım .kop
Isırıyorlar ama ya! Eminim sağlık önlemi alınmıştır -alınmıştır di mi lan?- Sadece azıcık kızarır. O böceklerin adı ne ki?? ıyyk!
Bir tanıdık da katılmak istemişti bizim. Eşinden azarı yiyince oturmuştu. .kop Böcek yediğin ağzınla beni bir daha öpemezsin. Çamaşır suyu paklar seni demişti .kop Ne gülmüştüm! .kop
Düşünüyorum da gelip bana desen hayatımın böceği bendende aynı cevap çıkar heralde. Dur lan evli değiliz ki. Ben direk bırakır giderim. Atlayalım kaçalım eyvallah da o böcek konusu olmasın abi ya.
İnsanların yaşamadığı görmediği şeyleri yazmasına fitil oluyorum!
Blogdan bahsetmiyorum elbet. Herkes istediğini yazar insanların hayatını sorgulama gibi bir hakkımızda yok.
Hikayelerden bahsediyorum ben. Fantastikler eyvallah. Fakat biz şöyle fakirdik böyle eziyet gördük. Yok babam dövdü annemm sövdü. Bunları yaşamayıp yaşamış gibi anlatabileceğine inanan insanlara uyuz oluyorum. Onun gerçekçiliği yok ki!
Bu yüzden soğuttunuz lan beni hikaye okumaktan! Mesela çoğu kişiye göre harika yazan birinin eserlerini okuyamam. Neden? Kendini yerine koyduğu karakterle uyuşmuyor ki! Gelin inceleme yapalım.
A kişimiz şöyle bir karaktere sahip diyelim:
Kişilik olarak zayıf, kara kaş kara göz, güvenmekten uzak, asosyal ve oldukça yalnız.
Yarattığı ve muhtemelen kendini yerine koyduğu karaktere bakalım:
Güçlü, ayakları yere basan, tuttuğunu koparan, renkli gözlere sahip büyük ihtimalle de herkes ona hayran.Dedik ya herkes ona hayran diye kızımızın ya da oğlumuzun üçer üçer kısmetleri çıkar arkadaş çevresi ona tapar.Odak noktası olmaya bayılan bir bencildir. Yazarın egosunu tatmin eder.

Şimdi gelde oku bunlar. Evet okuyanlar vardır. Benim teorim bu kişilerinde idealleri doğrultusunda olması. Şöyle ki ufaklar kendilerine bir idol seçer. Hep güçlüdür. Güzeldir çekicidir. Afettir dünyalara bedeldir falan. Al sana bir güzel hayal dünyası.

İyi okumalar.