29 Nisan 2010 Perşembe

http://fizy.com/#s/1258bt

Dur! Gitme...
Bu acelen ne? Doyamadım daha güneş kokusuna.

Dur! Gitme...
Daha çok erken, vakit varken sakla beni...

Bu sabah görmüyor gözlerim,
İçinde sakla beni bari nefes alayım...

Bu sabah görmüyor gözlerim,
İçinde sakla beni bari nefes alayım, bırak nefes alayım...

Dur!Gitme...
Daha çok erken, doyamadım daha güneş kokusuna...

Bu sabah görmüyor gözlerim
İçinde sakla beni bari nefes alayım...

Bu sabah görmüyor gözlerim,
İçinde sakla beni bari nefes alayım, bırak nefes alayım....







ps: Telefonumda olup olmadığını hatırlamadığım için Ç.'ye "Baksana bir güneş kokusu var mı?"diye sormuş bulundum. Arkadaş ne mi yaptı? Telefonu kokladı! Ciddi ciddi yaptı bunu!!!
O an tüm sınıf koptuk zaten. XD

28 Nisan 2010 Çarşamba

Seyyah'a Notlar ~ 1

*Bizim 85'cinin bugün saldırısına maruz kaldım. Bir baktım kucağıma yatmış. İtiyorum tekmeliyorum tokatlıyorum gitmiyor. Amma arsızmış dedim başladım gıdıklamaya tehdit etmeye. İkisi bir arada tuhaf ama etkili oldu, kurtuldum.
* "Sürekli" kelimesinin konuus bendim. Anlamadığım bir şekilde fazlasıyla özlenmişim. XD
* 1 mayıs tatildir hakkımızdır dedik babayı aldık. Olsun cuma yeniden saldıracağız odasına!
* Tuhaf bir şekilde soğudum B'den. -bkz:önceki yazı-
* D. bana hayatımın en güzel hediyelerinden birini yarın alıyormuş! İşte bu! Benim manyak ruhuma hitap eden ruh hastası hediyesini ve onu seviyorum!
* Beraber aldığımız kitapları bitiriyorum. Sindire sindire okuyayım dedim merakıma yenik düştüm. Ama hakkını vermek gerek hoşuma gitti.
* S. bugün seni sordu. İyi dedim. O da ayrı bir tuhaf. Biraz sorunu varmış bu aralar. Kimin yok ki?
* Yarın Rüya'yı izlemeyi planlıyorum.
* Ruh halim pek iyi değil.

Bla bla bla bla bla bla bla bla


Seviliyorsun. Özleniyorsun.
Bugün bir kez sadece bir kez deneyeyim dedim.
Gittim B'nin sınıfına.
Normalde böyle uzun sürmezdi. İstediğimi elde ederim genelde.
Fakat dediğim gibi istediğimi. Nedense duygusal bir karmaşa içindeyim. Bu yüzden adam akıllı odaklanamıyorum. Sınava çalışmadan giriyor ne yaptığımı bilmiyorum. Eh, 95 fena değil sonuçta :)

Hayal kırıklığı değil dah doğrusu mide bulantısıydı yaşadığım.
En sevdiğim insanlardan biri B'nin arkadaşı. Gittim şen şakrak bir halde. Sınıfta kahkahalar uçuşuyor. İnsanları etrafıma çektim. Buda kenarda beni izliyor. Uzun süredir dikkatini çekiyorum. Beni tanımayan biri olarak gözleri hep üzerimde. -Nıhahahaha!-

Fakat bugün resmen tiksindirdi. Sakız çiğneyen erkeklere oldum olası iyi yaklaşamam. Yakıştıramıyorum belki ondandır. Birde patlatmasın mı?!!! Sakızı alıp saçına yapıştırabilirim! Ya arkadaşım seviyorsan git evinde köşede bucakta çiğne şunu! Vallahi geliyorlar bana. Midem alt üst oluyor kolay mı? Bende insanım be!

Gözümde düştü. Fakat o kadar saf masum biri olmadığını öğrendiğimden beri dediğim gibi biraz daha iyi bir yerde. Bla bla bla bla....

Zira son kez sınavım için gidip ingilizce cümlelerin ing. anlamlarına çalışmam gerekiyor.
Nereye kusabilirim???

27 Nisan 2010 Salı

Beni tanımak mı? İçeri buyrun.

Hep böyle oluyor!
Birine anlatayım diyorum en ufak söze başlamamda benim için endişeli o gözlerle karşılaşıyorum.
Binlerce cümle dökülüyor.
İyi olacak, merak etme vs vs
Hangisinin garantisi var?
Kimse bilmiyor...

Kendimi ergen sorunlular gibi hissettim. Kimse beni anlamıyor!! diye ciyaklarlar ya işte öyle.
Oysa beni anladıklarını biliyorum. Sorun şu ki birkaç ay önce biri bana hepsi geçecek desin isterdim. Şimdi tek istediğim gerçekleri duymak.

Daha da kötüsü cümleleri yutmamak.
Diyemiyorum kimseye.
Beni hep gülen güldüren o kişi bilsinler.
En kötü öfkeli atar insanı kalayım akıllarda.
Ama acılarımı korkularımı bana bıraksınlar.
Bazen daha doğrusu az önce çok değer verdiğim biri bir süre yanımda olamayacağını söyledi. Ama ihtiyacım olursa ona ulaşmamı söyledi. O kendi sorunları ile boğuşurken ben nasıl ona kendimi söylerim? Bencillik değil mi bu? O kadar sorun sıkıntı arasında bir yenisinide mızmız küçük kzı ortaya atar ha?

Sanırım ben yine iç dünyamda fırtınalar kopartıp dışarıye güneş ışıkları saçacağım.

Bugün M. geldi yanıma anlamış gibiydi. Sorunum olduğunu tabi ki! Kimse bilmez ne olduğunu...

Neyin var dedi tersledim. az kalsın şiddete maruz kalıyordu. Sınırlarımı zorladığında onu pataklamak kendine getirmek istiyorum. Onun yerine kendimi doğay bıraktım. Rüzgar yüzümü yalarken sakinleştim. Leylak kokuları şliğinde yüzümdeki gerginliğin izlerini sildim. ruhumu maskeledim ve oyunuma geri döndüm.
Ve M.ye bir iki çift lafım vardı.

"Beni yaralıyken rahat bırak. Dokunma. Kendi yaramı kendim sararım. Bakarsın son nefesimi veriyorum, yanıma gel. Elimi tut ve her şeyin iyi olacağını o zaman söyle. Ruhumun dansı başladığında yanımda olmak istiyorsan gel. Gerisinde beni benimle bırak."
başka bir şey istemiyorum.
Sadece yanımda kalsın.
Bencil ya da değil.
Gitmesin tanrım lütfen.
Hayatımdaki en önemli kişiyi kaybediyorum...
Öyle basit bir kaybediş değil bu.

Birkaç gündür doktora gittiğini öğrendim bugün. Nedenini sordum kavga ettik.
Sonadan açıkladı bana. İkimizdede olan bir hastalık var. Demiştim daha önce seçim yapmam gerekiyor diye. O tedavi yolunu seçti. İyileşmişti. Fakat yineledi. Bu beni korkutuyor. Çünkü bana durmadan aramızdaki yaş farkından bahsediyor.
Benim şansım varmış ama onun için öyle bir şey zormuş. Kalbinin sorun yarattığını söyledi. İyileşebilir. Eğer isterse yapabilir. Ama o çoktan kararını vermiş. Sakin kalmayı kendini pembe yalanlarla kandırmayı tercih etmiyor. Kötüyü görüyor. Karanlık taraflarla etrafını sarıyor.
Öyle ki ona ulaşmama bile izin vermiyor bazen.
Canım yanıyor.
O benim her şeyim. Beni en çok ağlatan kişi o. Hayatta sevmeyi öğrendiğim ilk insan. Onun düşünceleri o kadar değerli ki benim için. Rol modeli olarak aldığım kişi o. O benim babam.

Giderse giderim.
Tedaviymiş kendini kandırmaymış umurumda olmaz.
Bunu yapamam.
Tuzlu gözyaşları canımı daha çok yakıyor.
Ben daha çok öfkeden ağlarım. Canım yandığı için çok ağlamamışımdır.
Tanrım. Kimseye anlatamıyorum. Söyleyebileceğim bir şey değil.
Kayıp gidişini görmek çaresiz kalmak çok ağır.
O ise çok öfkeli.
Babaannemi sevmem o da beni sevmez. Ama bugün bana söyleyen o oldu. Babamı ikna edebilecek tek kişi benmişim. Yapmama izin vermiyor ki!

Tanrım bana yardım et dayanamıyorum.
Ben daha çok küçüğüm. Ona ihtiyacım var.

25 Nisan 2010 Pazar



Birkaç gündür flashback yaşıyorum.


Çok şey mi istiyoruz?


Sevgi neden bu kadar ayaklar altında?


Acıların kadınını oynamak istemiyorum fakat neden insanlar her şeyi berbat ediyor???


Güzel günler yaşamaktansa berbat bir acıyı çekmeyi daha iyi buluyoruz.


Olması gereken neden o?




Neden tek yapmam gereken şey "merhaba" demekken bundan itina ile kaçıyorum?


Gitmem ve selam demem gerekiyor. Gerisi o kadar kolay ki...


Kolay olanı ya da iyi olanı istemiyoruz sanırım.


B.'den bahsetmiştim.


Benim gibi biri. Dışarıdan bakarsanız gerçekten çok aklı başında duruyor. Efendi biri işte.


Onda bir şeyler olduğunu biliyordum sanırım deli deliyi çekiyor.


Benim gibi dışarıdan iyi görünüyor. Ne var ki içinde bir manyak barındırdığından adım gibi eminim.


Ah bu arada kendi sürümü bir ara terk etmeliyim. Sürüm sağ olsun fazla yaklaşamıyor. Kendi sürüsünü bırakıp melül bakışlarını üzerime diktiğinde içimdeki insan bir tuhaf oluyor.


Amaaan içimdeki öküz pek umursamıyor!




Hehe kişilik çatışması diye ben buna derim! :D
25.04.10 - Kısa bir kesit.

A. arkadaşları ile yolda yürürken milleti koparmakta etrafa şen kahkahaları yansıtmaktadır.
Herkes halinden memnundur. Bir süre yürünür ve süslü bir bahçeye yaklaşılır. Amaç bahçeden çok daha uzağa yemeğe gitmektir. Fakat bahçede pusuya yatmış paşacık bunu bozmaya niyetlidir...
A. en sevdiği gömleklerinden nar çiçeği renkli olanı giymiştir. Yakası dik ve hafif açıktır. Boynuna çarpan böcekle yüzünü kırıştırır ve yola devam eder. Hatta dayanamaz ve bunun dalgasını da geçer.

A: Kızım içime böcek kaçtı!
M: Alalım güzelim hemen. gel bakayım. Puhahahahaa!
A: Salak puhahahahaa

Daha sonra hedefe yaklaşıldığında A çığlık atar. Bir şey içten içe kızımızı kemiriyordur. Böcek gerçekten de kaçmış ve çıkışı bulamayınca "dur abi bari oyalım çıkışımızı yaratalım"demiştir.
A. kendinden beklenilmeyecek bir soğukkanlılıkla böceği yakalar ve bam! Ardından duramaz bununda dalgasını geçer.

A: Vayt. Böcek ısırdı Böcek Kadın olmayayım?
M: Olur mu olur .kop
A: Abi keşke örümcek olsaydı! Hiç yoktan Örümcek Adam vardı. Tek kalmazdım şu dünyada
Puhahahahahahhahaha

Ardından kızımız eve gelir abisini bulmuşken onunla koparlar. Tek hatası annesinin yanında kopmasıdır.

A: Böcek ısırdı bugün.
Anne: Paşacıktır.
A: Valla plakasını alamadım. Bir ısırıp kaçtı.
Anne: Olsun paşacıktır o.
Abi: Üzerinde yazıyordur kızım insan bir bakar.
A: Kusura bakmasın da kaportayı azcık çizdirdi o da. Biraz ufaladım sanırım.
Anne: Paşacık paşacık.
A: Neymiş şu paşacık ki?
Anne: Küçük olur. -gösteriyor- Siyahtır.
A: Dur tutuyor. Uçabilir mi bu şerefsiz? Aman paşacık.
Anne: Evet. Serttir kabuğu. Isırır. Talar.....
A: He o. Eline sağlık yukarı çıkıyorum.

Anne daha anlatmaya meraklıydı anlaşılan fakat kızımız bu böcek saçmalığını seksi kostümü gelene kadar rafa kaldırmaya karar vermişti....

22 Nisan 2010 Perşembe

Selen hakkında yazdığım yazıyı okumak isteyince eski yazılara döndüm de az önce...
Daha bir zevkle yazılmış.
Daha içten olduklarını fark ettim.
Ne oldu diye sordum kendime.
Harbiden ne oldu?



Tuhaf ilişkilerin soru cümlesidir bu.
"Ne oldu bize böyle?"
Bilmem ne oldu?
Büyük ihtimalle birbirinize gerçek yüzlerinizi gösterdiniz. Baktınız olmuyor böyle ilgili ilgili dediniz salla biraz. Hep sinemaya gidilecek değil ya! Birazda arkadaşlarla karı kız keselim.
Cidden bu Karı nereden çıktı?
Karı koca ilan edilmek. Karı kız kesmek. Karıya bak beeehh daş gibin! diyebilmek.
Nerden çıktı bu laf?
Hiç de sevmem hani. Modern olmadığını bırakın kibar ve saygılı bir erkeğe yakıştıramıyorum.
Bu hitaplara başka bir yazıda değiniriz artık.


Ha yukarıdaki tutmadı diyorsanız bir başka seçenek de sıkılmış olmanızdır.
Basit.
Herkesin başına gelebilecek bir olay bu. Sıkılmak en doğal huylarımızdan biridir. Karşındakinin gülerken tükürük saçmasından sıkılırsınız bunu dile getirememekten sıkılırsınız gözlerinin birbirine fazla yakın olmasından sıkılırsınız gözlerinin renginden sıkılırsınız karakterinden sıkılırsınız. Kısacası o artık sizin ilginizi çeken kişi değildir. Belki gizemini kaybetmiştir.
Eh gizem ilişkide en önemli şey değil mi? Yüz güzelliği ya da vücut ölçülerinden bir Melek olamayacak biri sırf kartları doğru oynuyor diye en ateşli çocuğu kapabilir.
Doğanın kanunu bu bebeğim.
Kartları doğru oynamak...
Eh bu da tutmadı dediyseniz aynaya bakmanızı tavsiye ederim. Öncelikle kendinizi yargılayın.Bunu kimse yapmadan siz kendinize yapın. Yapın ki daha büyük yaralar almayın.



Yazılarım konusuna dönersek...
Sanırım duygularımla yazmam yüzünden böyle oldu.
Kendimi dizginlemem duygularımı kısıtlamam.
Biraz idare edin verin artık :)








18 Nisan 2010 Pazar

Hiç haz etmediğim biri geçen beni gülme krizine soktu.
Okulun en güzel kızlarından vs bahsediyorlardı.
Konuşmacılardan X beni sever ben onu sevmem.
Y ise hem sinir olur bana hem durmadan karşıma çıkar.
Ben mi? Ben ikisinden de haz etmiyorum.
X benim fransız kadınlara benzediğimi ama gözlerimin iran kadınlarının gözleri gibi olduğunu söyledi. Bunun üzerine genlerim tartışılırken Y itiraz etti. Koptu küfür savurdu vs vs

Garip biri bu.
İnsan anlamadığın ya b*k atar ya tuhaf dermiş ya benimki de o hesap.
İşin kötüsü Y birgün feci bir pislik yapacak onu bekliyorum.
Ha zaten yapmayı planladığı şeyi biliyorum ve üzülerek önlemimi aldım da.
Aylardır çelişkide olduğum bir konuda kesin kararımı verdim.
Melek sayılmam fakat bir pisliğin içine girecek değilim.
Şimdi uygun bir şey bulmam gerekçemi dile getirmem gerekiyor.
Bana şans dileyin.
Uzun zaman olmadı fakat boş zamanım var ve bende bir uğrayayım dedim.
Buraya yazmak eskiden çok keyifiydi.
Ne bileyim içimi döküyordum vs vs vs
Şimdi sanırım beni anlayan biri olduğunu biliyorum.
Konuşmasam bile doğruları fark edebiliyor.
Ve kabul ediyorum bu özelliği beni korkutuyor.
Bir şey gerçek olamayak kadar iyiyse bir bit yeniği vardır diyorum.
Ama sonra iki cümle kuruyor hayatımı alt üst ediyor.
Bilmiyorum ben bu kadar iyi şeyler alışık değilim.
Değer verilirdi fakat gözümü bu kadar batmazdı.
Ailem bile bana sevgisini ben istemeden gösteremez.
Ben sarılmadıkça kimse sarılamaz bana.
Ama bu tuhaf...
Poff Alışık değilim be kardeşim!
Yapma böyle.

13 Nisan 2010 Salı

Saçma gelebilir aşağıda yazanlar.
Ama biliyorum ki aslında birçok şeyi özetliyor.
Her neyse yüksek ateşle bu kadar düzgün cümle kurabiliyorum.
Kendinize iyi bakın.
X: Bundan sakın ona bahsetme... -Umarım bahseder-
A: Elbette bahsetmem. -Ne kadar iyi niyetli-
~Birkaç gün sonra
X kendisi tuhaf cümleleri ile söz konusu arkadaşa bahsetmiştir. Ve istediği basamağı elde etmiştir.
İnsanlar tuhaf denilecek kadar içten pazarlıklı. Bir sürü kişi "kötü" yorum yaparken tek kişi iyi yorumlardan bahsediyorsa en tehlikelisi ikinci olandır.
Bir şekilde en kötüsünden kurtuluyorum.
Geri kalanlar en kötüye aldanan acizlerin etrafını sardığı insanlar...
Koy g*** gitsin be kardeşim!
Kötünün iyisi olanlar kötüleri çekermiş.
Kader ya da hayat.
Son olarak PUHAHAHAHAHAHHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHHAHAHAHAHAHAHA!
Son zamanlarda gerçekleşen olaylar hayat hakkında daha fazla düşünmeme neden oldu.
Pazar günü sınavım vardı.
Büyük bir şehirde yaşıyorum.
Bir sürü üniversite var.
Girdiğim üniversitede bir sürü sınıf var.
Ve o sınıflardan birinde bir sürü sıra var.
3 ve 7...
3 benim girdiğim sıra numarası ve 7 ise...
Bundan 4 yıl önce iyi arkadaşlarımdan biriyle son kez görüşmüştük.
Ve 4 yıl sonra sınavdan yarım saat önce arka sırama oturdu.
Yarım saat kadar konuştuk ve heyecandan eser kalmadı.
İkimizda bu hoş tesadüften(!) çok memnunduk.
Peki bu bir tesadüf mü?
Dün pazar günü olan sınav saatinde birden fenalaştım.
Nefes alamıyor hareket edemiyodum.
Canım delicesine yanıyordu.
Eğer birkaç saat önce olsaydı geleceğimi etkileyen bir sınavda mahvolacaktım.
Dün acilen okuldan çıktım.
Akşama kadar ateşim düşürülemedi.
Sabah çok daha iyiydim.
Şimdi ise burada olabilecek kadar iyiyim.
Peki hastalığın bu saatlerde gerçekleşmesi tesadüf mü?
Bunun ne olduğu hakkında bir fikrim yok.
Kim bilir belki benim bir koruyucu meleğim vardır.
Ya da birisi bir yerde tüm bu düzenlemeleri yapıyor ve arkasına yaslanıp izliyordur.
Her neyse bu ona büyük bir teşekkür borçluyum.
Hala hayattayım.

10 Nisan 2010 Cumartesi

Yarın sınav var.
YGS.
Bugün gireceğim üniversiteye gittim.
Daha öncede üniversitelerde bulundum.-Hatta biri otobanda bitti hatırlarsanız.-
Ama bu sefer istediğim yerde sınava gireceğimi bilmekti güzel olan.
Yani şöyleki istediğim bölüm her ünide yok.
Ama sınav olacağımda yerde var.
Kendimi oraya ait hissettim birden.
Tanıdık geldi.
Eski bir dost gibi.
Kovsalar da gitmem. =)
Ha unutmadan sınava hasta hasta gireceğim.
Evet nisandayız ve evet hastayım.
Yazmak istiyorum.
Daha özel bir yer bulmalıyım sanırım.
İstenmeyen kişilerden uzak.
Tuhaf değil mi?
İnsanlar aynı yollardan geçiyor.
Ne kadar farklıyı, özelim desekte br yerde herkes aynı şeyi yaşıyor.
Bir kız tanıyorum.
Geleceğin içinde kaybolmak olan kaderi.
Öyle ki yaptıklarının ona verdiği zarardan habersiz yaşıyor.
Fark etmiyor değil başına gelenleri...
Ama anlamıyor.
Anlamak istemiyor belki de.
Ben atlattım.
Şimdi güçlüyüm.
Kendimdeyim.
Her şeyden öte "Aycan"ım.

7 Nisan 2010 Çarşamba

A birgün dershaneye gider.
Dershanede sıkıntıdan patlarken
Dedikodulara kulak kabartır
Ve B ile ilgili bir şeyler duyar
Aman bu kimmiş deyip baştan önemsemez
Lakin bu öyle önemsenmeyecek bir kişi değildir
Akıllı
İlkeli
Hırslı
Ve karizmatiktir
Yani söylenenler doğrudur
Bunun üzerine şaşkınlık yaşayan A
Yetkili danışman
Alo destek hattı
I'ya başvurur
I seçenekleri belirler
Bunun sonucunda A sizce ne yapmalıdır?
Süreniz 1 saat
Ek kağıt verilmeyecek
Yazınız okunaklı
Anlatımınız gerekçeli olsun.
Başarılar dileriz.
Made in Işıl~
Pazar günü aptal bir sınavdan sonra beni bekleyen şey delicesine heyecan yapma nedenim.
Evet evet biliyorum, sınav için heyecan yapsana evladım diyorsunuz.
Cuk.
Benim sorunum başka.
Pof.
Neyse.
Kaçtım.
Zira insanlar garip..

5 Nisan 2010 Pazartesi

I want to
I want to someone else or I'll explode
Floating upon the surface for
The birds,the birds, the birds
You want me, well fucking well come and find me
I'll be waiting a gun and a pack of sandwiches
And nothing,nothing,nothing,nothing
You want me,well,come on and break the door down
You want me, fucking come and break the door down
I'm ready
I'm ready
I'm ready
I'm ready
I'm ready