30 Mayıs 2010 Pazar

Takıldığım insanları etkim altına alıp zamanla değiştirdiğimi fark ettim. Öyle ki bu insanlar eski benliklerini kaybetmese de bir yerden sonra aaaa! aynı a. gibisin diyorlar. Öyle bir zaman oluyor ki benden bir parça oluyorlar. Çok tatlı bir özellik bu bence =)
Mesela abim yaşındaki adamı bile kendime benzettim. Hatta bir değil iki kişi bunlar.
Sonra yılın başındaki evimizin kızı M.'yi açtım baya. Atarcan iki halinde dolanıyor. Biraz fazla oynamışım ki ayarlarla devreleri yakmışım. Olsun çaktırmayın.
Sonra bu küçük dağları ben yarattım akrep kadınım bile benden etkilendi. Üzerimde elbise görmeye dursun anında gidiyoruz -evet beraber- onada elbise alıyoruz. Bana hediye mi aldı gidiyo- Bir dakika ya! Yine kaydım konudan! Ne diyordum? Ha evet, bu da benim cümlelerimle hayat süren bir varlık.
Daha çok böyle örnek var hayatımda.
Fakat ne yazık ki müzik zevklerini değiştiremedim. Bir kalıba sıkışıp kalmış insanlardan hoşlanmam. Hep Rock dinlerim pop olmasa yaşayamam diyenleri kocaman öpüyorum buradan. Hadi len oradan! Arkadaşım sen o zaman karakterini bulmaya çabalarken kasmış kalakalmışsın. Dar bir dünyaya sıkışıp kalmışsın. Yazık yahu!
Evet rock dinliyorum metal dinliyorum ama arada başka türde müziklerde dinlerim. Hiç yoktan adını bilmişliğim vardır. AC/DC ya da Deep Purple dinleyen birinin çıkıp da Bergen dediğinde aldığı tepkiye gülüyorum. İsveç marşını ile bilirim. Her yönlü olmadıktan sonra yaşadığını anlayamaz insan.
Karşımdaki insanla her türlü konuşabilmeliyim. Gelsin bana istediğini sorsun. Bilgim varsa amenna. Yoksa zaten bilmediğim konuda konuşmam. BM. isimli bir arkadaş var hadi ona sırık diyelim. Fazla B ve M dolu bu sayfalar zaten =) Bu arkadaşla eskiden konuşulmazdı. Şimdi onunla güncel tartışmalara girebilen yegane insan karşınızda =)

İşte böyle. Daha yazardım ama baş ağrısı gidermek için test çözmeyi düşünüyorum. Yeap! Baş ağrım test çözünce puufff! =)

Sevilmektesiniz gönül dostları!
Bu da benden sizlere gelsin!

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Tamam uzun süredir yokum ve sürenin farkında bile değilim.
Buradan da şu sonuca ulaşıyoruz.

Uyarı: Eğer saatlerini nette geçiren o kişilerdenseniz buradan sonrasını okumayınız.

İnsanın günü tamı tamına doluysa ve gerçek hayatta hızına yetişilmiyorsa neti umursamıyor bile. Öğleden önce birkaç saatimi derslerle ardından dışarıda yemekle ve ardından da yine derslerle geçiriyorum. Ve son olarak akşamları geç saate kadar birkaç aylık yakın arkadaşımla geçiriyorum. Sonra pili bitmiş bir halde gelip yatağıma düşüyorum.

Birkaç gündür böyle gidiyordu. Geçen gün çocukluğumun geçtiği insanlarla aynı ortamda bulunmam gerekti. Hayatımda yaşadığım en güzel anlardan biriydi. Bugünümden ve geçmişimden insanlarla bir araya geldim. Hatta Bay Ö. bile oradaydı. Ablamla tanıştırdım. Bir süredir görüşemiyorduk ve bu gerçekten çok hoş olmuştu. Ardından annem bir çocuğun durmadan beni durdurup bir şeyler söylediğini görmüş. Çocuk çok tatlı ve eski arkadaşım. Tam bir serseri. Ama gelin görün ki çocuğun masumane tavırları yanlış algılanmış. Bunu düzeltikten sonra hayatımda ilk kez bir ilişkiden aileme bahsettim.

Her neyse bu kadar yeterli.
İyi geceler millet!!! =)

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Bana yüzyıl gibi gelen bir süre sonunda yeniden kulaklarımda AC/DC var!

Hemen hemen tüm şarkılarını saklandıkları yerden çıkardım ve kendime geldim.

Ritim tutarken daha önce neden yapmadığımı soruyorum falan filan.

Şimdi oku ve git!

Müziğimle yalnız kalmak istiyorum!

23 Mayıs 2010 Pazar

Gelelim A.'ya...

Öncelikle şunu demek istiyorum. Burada bir sürü erkek isminden bahsettim farkındayım. Bu yüzden tipik zihinle yargılanıyor olabilirim. Hatta bazıalı dayanamayıp b*k atmak için k*şar bu bile diyordur. Gülümsüyor geçiyorum böylelerine. Özellikle de birine =)
İnsanların kör olmalarına gerçekten çok sinir olurdum. Şimdi yazık diyorum. Çünkü değerimi biliyorum ve kayıplar benim tarafımdan değil anlıyorum. Şunu demem gerek sanırım.
A'ya karşı hiçbir şey hissetmiyorum. Sadece beğenilmenin -kıvranacak kadar hoşlanıyor- verdiği güzel duyguyu tadıyorum. Ama çocuğu hiç heveslendirmedim. Çünkü erkekler bir gülüşünüzü yeşil ışık zannedebiliyor. Öyle ki dün A. sınıfının önünde çocuklarla kopan ben denizi görünce duvara toslayana kadar gözlerini alamamıştır. Üstelik ben ona dahi bakmazken.
Hadi bunu geçelim.
E. ve B. olayında da bu A. denilen arkadaşın parmağı varmış bunu öğrendim. B. biliyorsunuz arslan yavrusu bir şey. Tombik diyorm hadi len diyorlar çok saf diyorum yuh diyorlar. Ne anasının gözü ne gececiymiş meğer. E diyorum alkolik yoook diyorlar çook yakışıklı diyorum hadi len ordan diyorlar Ne var abi sarışınlardan hoşlanıyorsak. Adam yapılı sarışın ve çok seksi bir ses tonu var. Uzaktan görseniz efendi biri dersiniz. (.kop) Bir konuşsun obaaaaa der kalpten hık hık diye gidersiniz. İşte böyle.
Sonuç= E>B>A
Bize düşen burada A oluyor. Neden mi? Arkadaş bu üçü. A bunlara aylardır şu kızı şöyle seviyorum böyle seviyorum tarzında döktürdü de ondan! Ulan kim derdi kısmetimi kısmetim kapatacak diye?!
Bu arada kızlar bir noktaya parmak bastılar ki hiç hatırlamak istemiyorum. O pis hayalgücünü benden uzak tut lan! Bakma kibar hanım hanımcık durduğuma içimde canavarın şahı var!
Doğum günlerini kutlamayı sevmem mi demiştim?

Tamam artık bu düşüncemi değiştiriyorum. Birincisi geçerli nedenlerim var. İkincisi kutlama demek her zaman eller havaya tarzında olmuyor. Duygulara önem veririm. Aslında bakarsan artık bunu içten içe gizli bir şekilde yapıyorum. Bu yüzden kimse A.'ya neden bir şans vermek istediğimi anlamıyor =) Neyse A.'ya sonra geleceğim.

Bu yıl bir hafta önceden kutlamaya başladılar dün itibari ile biten doğum günüm bugünde kutlandı. Artık yeteeer diye ciyaklayacağım. Abarttınız diyorum büyüdü adam oldu sanki diyorlar. Valla bir şımaracağım başlarına bela olacağım görecekler nasıl adam olunurmuş. Her neyse hayatımın öküzü isimli şahıs hem maddi hem manevi değeri oldukça yüksek bir hediye almış. İlk başta kavrayamadım. Bu? O? Nasıl? tarzında gezindim. Ama şimdi fark ediyorum da harika bir şey bu! Bugün aldığım özel tasarım küpeler hala kulağımda mesela. Ve bileklik...Tanrııım. Bileklerim incedir öyle kalın bileklikler falan olmaz bana. Ama bu seferkine resmen bayıldım. Her türlü takarım. =)
Elle tutulur hediyelerin yanında birde sadece hissedebileceklerim ve okuyabileceklerim vardı. İşte bunların yeri çok ayrı. Üye olduğum forumdan tanıdığım insanlar benim doğum günümü kutladı. Hatta abla-kardeş saydığım iki kişi benim için mini hikaye yazdı. Biri beni geceye biri Büyük Meleğe benzetti. Yerleri o kadar ayrı ki bende... Hepsini çok seviyorum. Zamanında doğru kararlar verip doğru insanlarl muhattap olmanın verdiği keyfi sürüyorum son zamanlarda.
Eski bir düşmanım bile doğum günümü kutladı. Uzun zamandır konuşmuyorduk ama yeni numaramı bulup kutladı ya cidden şok oldum.

Yazarın Notu: Yaşadığım şehrin son günlerdeki berbat havasının en sevdiğim özelliği: Minik battaniyemle koltuğa uzanıp pc ve aile arasında olabilmek. Elimdeki kupamın içini dolduran harika çayı da unutmamak lazım =)

21 Mayıs 2010 Cuma

Bilmediğim konularda konuşmayı tartışmayı sevmem.
Haklı olduğum ucundan da olsa kurtarabileceğim konularla konuşmayı severim.
A. diye bir arkadaşın aylardır hayatına etki ediyormuşum. Dedim ya şu "yazan" arkadaş.
İşin güzel yanı tahmin ettiğim kişi çıkmadı. Yani eski bir arkadaşımın o olabileceğini düşünüyordum fakat değilmiş. Rahatladım.
İşin kötüsü ise...Kankası. Kankası E. ile aramızda bir zamanlar bir çekim vardı. Fakat belli nedenler yüzünden olmadı. Şimdi onun arkadaşı falan filan ya kendimi kötü hissettim.
Biliyorum aldatmaya girmez hatta o çoktan bahsetmiştir benden. Ama yinede doğru değil diyor içimden bir ses. Sanırım aynı ses bunların beraber fotolarını görünce E.'ye bakıp kalan ses. =)
Ne yapayım pof...
Her neyse. Bugün geç kaldığım için -hiç öyle bakma zamanı bilmiyordum- görüşemedik. Fakat yarım kaçışım yok =( Doğum günüm falan deyip hızla uzaklaşmayı düşünüyorum .kop
bla bla bla

Not:Yazıyı okuyup geçmişe gidenler. Alakanız yok.

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Hayatımın Öküzü

Çok güçlü duygularda bocalarım ben.
Az önce 18 yıldır -hatırladığım kadarıyla- doğum günlerimde hediye almayan biri elinde paket dikildi karşıma. İlk kez doğum günü hediyesi alıyorum ondan kolay mı?!
Yazamıyorum bile.
Uzatmayacağım da.
Seni çok seviyorum hayatımın öküzü.
İyi ki varsın lan. <3

18 Mayıs 2010 Salı

A.Ş.K.

Bugün tuhaf bir şey geldi başıma.
Aslında tuhaf da denmez ama yinede ne bileyim. Bir insanın sizi haftalardır izlemesi her hareketinizi ezberlemesi birde üstüne buna hayran kalması...
Hastalıklı geliyor bana. Kimine göre çok romantik gelebilir fakat bana gerçekten hastalıklı bir beynin faaliyetleri gibi geliyor. Bilmiyorum belki ben ona böyle hisler beslemiyorum.
Hoş daha doğru düzgün yüzünü bile bilmiyorum ki!
Bir insan dört gündür bana açılmak için kıvranıyormuş. Bende bu dört gün içinde kopuyorum geziyorum tozuyorum eğleniyorum. Ruhum duymadı be! Bu arkadaş orada kıvranıyor ben kopuyorum. Valla kötü hissettim.
Onuda geçtim yardım için K.'yı çağırıyor. Bu kadar yani. Hayır çocuğu aşağıladığımdan değil. K garip bir kişi de ondan. Bana kurduğu cümle şu:
Ya biri var ya hani...İşte o sana yazıyor.

O an demek istedim kimse bana daha önce "sana yazılıyor" demedi be arkadaşım. Hayır benim tercih ettiğim gidersin bir şekilde hayatına dahil olursun. Ama böyle zorlamayla değil. İnsanın gözüne gözüne sokar gibi değil. Daha doğal daha soft. Bir bakarsın onsuz geçmez hayat. O olmadığında ne yaptığını hatırlamazsın. O yanına geldiğinde yeniden hayata bağlanırsın. Yemek yemek bile anlamsızlaşır. Öyle seversin ki yapman gereken tek şeyin sonsuz bir sevgi duymak olduğunu düşünürsün.
Demeyin şimdi sevdin mi de yazıyorsun diye. Hayatımda iki kez böyl güçlü sevdim. Aşk demiyorum. Aşk nasıldır ne zaman gelir onu da bilmiyorum açıkçası. Fakat sevdim. Ve herkes gibi yanlış kişileri sevdim. İlki daha çok gençkendi. Genç ya olgunlaşamamış oluyor. Düşüncelerine duygularına tam sahip çıkamıyor. Onun hayatımda etkileri vardır. Mesela doğum günümde attığı kazık hala aklımda. Doğum günüm yaklaşıyor ve aklıma ilk birkaç saniye o yıl geliyor. Ne kadar kırıldığım odamda nasıl bir hüzne boğuldum...
İkinci ise daha bir farklı. Daha olgunuz dedim. Daha başka olur diye düşündüm. Birazda kendimi kandırdım. Yürümeyeceği çok açık zaten. Ben asla bu ilişki sonsuz biz evleniriz diyenlerden olmadım. Ama karşı taraf bunu derse ima dahi ederse bir bit yeniği vardır dedim. Erkek dediğimiz 30'dan sonra evlenmek isteyen türden. Yani gelip de bana biz ileride şöyle yaparız böyle yaparız demeyin. Karşınızda genç ama çocuk olmayan biri var. Kendimi ancak kendim kandırırım. Evet, kendimi kandırırım. Seversem gerçekten değer verirsem sevgim için kandırırım kendimi. Fakat fark ettim ki kimse buna değmez. Hepsi geçmişte kaldı.

A. ile cuma günü karşılıklı konuşacağız. Hiç haz etmiyorum fakat kimseyi de kırmak istemiyorum. Bir şekilde hallederim.

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Kızlar erkeklerden önce.
C. B'nin harika biri olduğunu düşünüyor.
Fakat her harika uygun olmuyor.
Mesela B harika biri fakat alkolik. Feci derecede farklı bir kişilik.
Kopmalık bir arkadaş fakat iyi bir sevgili değil.
A. C.nin çok saf olduğunu düşünüyor.
Fakat iyi kalpli ve bir o kadar sevgi dolu.
Belki geçen zamanlar sevgisinde dalgalanmalar yaptı.
Yine de o çok çok iyi bir arkadaş.
C. vs B.
Kim mi alır?
Elbet C. =)

Her şeyden hiçbir şey

Yazmayı unutmuşum.
İlk doğum günü hediyemi 7 yıllık kankamdan aldım. Doğum günlerine o kadar önem vermediğimi bildiğinden önceden verdi.
Gömlekleri sevdiğimden ve favori renklerimden maviye taptığımı bildiğinden mavi bir gömlek almış.
İşin güzel yanı elinde simit sabah kahvaltıya gelmesi...
Özel insanların özel hediyeleri kdar değerlisi yok =)

Bu arada ekstrem bir gün yaşadım. Kendi çapımda eğlenceye doydum. Belki bir ara anlatırım =)
Ha dolmuşlar -minibüs- cidden iğrenç.
Ya da bana öyle geldi bilmiyorum. En son 10 küsür yıl önce binmiştim.Bugünde bindim. O kadar aradan sonra unutmuşum nasıl olduğunu. İnsan tuhaf oluyor. Özellikle yaşamkent dolmuşları feci tıka basa oluyor. İki kadın ezdim gelirken. Yolda inip anında araba çağırdım. Yok alışmış kudurmuştan beter oluyormuş cidden. Nerde benim tak diye aradığımda gelen arabam. Nerde benim babam abim eniştem? Olmuyor böyle valla.
Bu konu hakkında ufak bir kesit.

M. : Ya gelene baksana.
A. :Durmaz mı be?
M. :Bazen durmuyor dolmuşlar.
A. :Yuh! Hem para ver hem ayakta kal hem o kadar bekle bir de durmasın!!!

İşte bunu anlayamamıştım =)
İleride feci afallarım gibi geliyor hadi hayırlısı.

Gelelim aklımdaki başka bir konuya. Biriyle günler hakkında anlaşamıyoruz. Sorun yok diyor kendi sorun çıkarıyor. En son hayatıma büyük ölçüde etkisi oldu. Yarın büyük kavga var. Gidip yakıp yıkacağım. Gerçekten öfkeliyim. Ve öfkem yakıcı olur.

16 Mayıs 2010 Pazar

Tarz meselesi =)

İnsanlar benimle tanıştıklarında çözdüklerini sanıyor.
İşte bunu seviyorum.
Asla bekledikleri kadar saf olmadığımı anladıklarında yüzlerini görmenizi isterim. Öyle komik bir hal alıyor ki bir kişiyi korkup kaçtığından kaybetmiş olduğumu fark edemiyorum. Eh zaten "ben"den kaçanlar ya aşağılık ya gerçekten kötü olanlar oluyor. Sözümü sakınmam mesela.
Biri kıskançlık yapıyorsa -ki hiç gelemem ota bota- anında lafımı yedirtirim. Hoş böyle insanlarla uğraşmayacaksak onlarla kim uğraşacak? Nerden nereye geliyorum yine =)
Konunun aslı şu;

*İnsanlar beni istediği gibi şekillendirebileceğini zannediyor.
*Başlarda buna hafifçe izin veriyorum.
*İpler senin elinde mesajını alınca dötü kalkıyor bu tiplerin haliyle.
*Bir anda ipler çekince de düşüyorlar.
*Yerdeyken onları izlemek...Paha biçilemez.
*Sonunda suskunluğa ve kine bırakıyorlar kendilerini.
*Bunu gerçekten seviyorum.
*Herkesi etrafındakiler gibi zannedip kendini superman gösteren bir avuç aptala dersini vermek bence harika bir şey.
*Eh düşmanlar artıyor mu artıyor =)
*Vız gelirler.
*Onlara bir verdiysem bin alıyorum. Hepsi fark etmeden en kıyıda köşede sakladıkları korkularını bana aktarıyor. Bir konuşsam yer yerinden oynar sözü var ya işte! doğru yerdesiniz!
*Ama asla konuşmadım. Konuşmam da. Sonuçta hem kendimi böyle pisliklerden kurtarırken hemde onlara benzemek...Benim tarzım değil.

~~



Sana inandım koştum geldim
Dünde ne vardı unuttum geldim.
Dünya yansın koyverdim
Bana biraz renk ver

Sıla~

Dön demeyi unuttum....
Sen gidince ötede kaldı hayat
Kırılıp tuz buz oldu toparlanamadı aşk
Bir deli düzeni bu akıllı masalında
Ya boşan alışkanlığından ya otur kalkmamaya
Ayrılık seni görmezden gelirim
Meret oyalama aklımı
Uzakta saldım yüzde yüzümü
Dön demeyi valla unuttum ben...
Masumum
Hiç kimseden utanmaz o
Ayıbıyla övünür
Hır gürü bencillikten
O bunu sanat görür
Kime dikiş atsa
Tehellenir ona
İtiraz onun bir numaralı adamı
Cahil adeta
Hiç kimseye uymaz o
Geleni uydurur
Kalbi güm güm yalnızlıktan
Korkunun uydusudur
Kim girse hayatına
Vay acırım haline
O kadar iyi tanıyorum ki onu
Sevemiyorum haliyle
Dağ kadar deniz kadar
nerden baksan senin kadar
En az çocuklar kadar
Masumum
Masumum
...

12 Mayıs 2010 Çarşamba

"Özel" değil "Heyecan" olsun!

Doğum gününde ne yapalım dediler illa yapacaklar ya!
Yav kardeşim kutlamayalı olmuş birkaç yıl. Şimdi 18 olunca ne oluyor?
Hayatın anlamını mı bulacağım?
Yoksa dank diye olgunlaşacak mıyım?
Ne yani 18 oldun mu bitiyor mu her şey?
Saçma.

Gel gelelim 20 hatta 30 küsüratlı insanlar bile adam olamamış sen bu 18'likten ne bekliyorsun ki? 18 denilince adamın aklına ister istemez erotik içerik geliyor. Hani bu 18'lik kardeşimiz birgünde adam oldu her şeyi çözdü ya bunu da çözüyor. Oysa 15 yaşındakiler bile dönemimizde daha büyüklere kök söktürür hale geldi. İnsanlar için "özel" değil "heyecan" kavramı önemli hale geldi. Fakat at gözlüğü takımş toplum bunu görmeyi reddediyor.
Okullarda,sokaklarda,resmi ve özel binalarda,aile içinde,dolmuşta kısacası günümüzde her yerde taciz olaylarına rastlıyoruz. Ve ne yazık ki büyük çoğunluğu daha 15 yaşından büyük olmuyor. Eh doğrusu 18'liklerin çoğu kendi ayağı ile gider olduğundan daha genci daha direneni cazip gelir oldu. Eh kaçan kovalanır ya! Sen git kendi ayağınla al ne varsa de sonra adamın ilgisi değişmesin! Yok öyle bir dünya!

Sadece o sapık insanlar suçlu sanıyorsak yanılıyoruz. Aileler suçlu en başta. Yetiştirme tarzı çok etkili oluyor en başta. Ardından kişinin içinde olacak. İd bastırılamıyorsa farklı yollardan tatmin edilecek bir süre. Şiddet ve cinsellik gibi dürtüler düzgün bir şekilde yansıtılamazsa daha çok cinayet ve tecavüz haberi duyarız. Aaa! Bir dakika! Böyle haberler en son yasaklandı değil mi? Hoş son birkaç gündür pek takip edemedim fakat böyle kaldığını sanıyorum. Yazık. İnsanların gözlerini iyice bağlıyorlar. Üstü örtülünce kurtuluk sanıp rahatlayacak kadar saftirik bir millet miyiz?
Hiç sanmıyorum. Fakat savunma mekanizmalarımızdan şu bastırma olan iyi çalışıyor olabilir. Unutuyoruz gidiyor. Aaa 4 kıza tecavüz edilmiş diyorlar 3 gün önce. 3 gün sonra ya bir seks kaseti gündeme oturuyor ya da şu şunu giymiş konusu açılıyor. Daha ne kadar böyle gider ki?

Ha, hemen demeyin duyarsız olduk. Bir kişi de tepki vermiyor diye. Daha geçen gün köpek saldırısından kurtulup koşarken biri arkamızdan bağırıyordu.
"Of of yavruuum! Gelsene buraya be anam!"diye.
Tamam burada benim kopmuş olmam ve bu sesin sahibine saldırmam gerekiyordu. Lakin öylede yapacaktım. bir döndüm tanıdık bir arkadaş bizimle dalga geçiyor. Biz selam verip arkadaşımız olduğunu belirtmesek yanımızdan geçen amca elinde soğayla çocuğa doğru gidiyordu.
Tamam sopayla sapık kovalamak çok medeni bir durum olmayabilir. Ama bu gerçekten bir sapık olsaydı bende bir sopa kapar amcanın peşinden dalardım.
Her neyse doğum günümde buraya kadar getirdim konuyu ya yine aferin bana =)

Bu arada illa bir şey yapacaksanız ufaklık sevinsin her yeri balonlarla donatacaksınız. dedim. Ufaklık kim mi? Yeğenim. Bari çocuk sevinsin =)
Benim farklı planlarım var XD

11 Mayıs 2010 Salı

Hiç hayatında çok korktun mu?

Buraya yazdıklarımı okuyup da "Aman ne kadar kötü durumda" demeyin.
Savunma mekanizmama güveniyorum sadece birkaç dakika sonra düzelirim.
Ve lanet olası düşüncelerinizi kendinize saklayın!!!
Salı günü bitmek üzere ve ben hala bir insan evladına açılabilmiş değilim. Oysa tek yapmam gereken birkaç kelime sıralamam. Gerçekten yardım istiyorum. Birine sığınmak gibi. Yalnız değilim. Aslında etrafımda beni dinlemek isteyen bir sürü kişi var. Ve hepsini birkaç gündür başımdan def ediyorum. Biliyorum yapmamam gerekir fakat anlatmak her zaman çok kolay değil. Bugün M.'ye neredeyse anlatıyordum. Hadi ama! "Hiç hayatında çok korktun mu?"sorusundan bir şeyler türetip üzerime gelememesi benim suçum değil! Şey aslında birkaç soru sordu ama ben konuyu geçiştirdim. Gerçekten yapmak istiyorum. Daha bugün fark ettim olayın üzerinden neredeyse 3 yıl geçmiş. İnsanlar hayatlarına devam edebilmiş. Bir çoğu çok daha iyi bir yerde. Peki ya ben?
Unutamıyorum.
Bugün vukuatlı bir köpekle karşılaştık. Daha önce birkaç kızı kovaladı ve onları dışarıdaki insanlar kurtardı. Köpek neredeyse beni iki kez yakalıyordu fakat yer açısından şanslıydım. İşler bugün o kadar iyi gitmedi. Hatta geldiğini görmedim bile. M benden daha çok köpekten korkuyor. Ha bu arada 11 tane köpek beslemişliğimvar bunu da belirtir ve uyuz bir köpekten nasl tırsılır yazısına devam ederim.
M görmüş bunu anında sırtıma tırmandı o at gibi cüsseyle. omuzlarıma tırnaklarını geçirince önüme bakmayı akıl ettim zira arkamızdaki bir gerizekalıya bakmakla meşguldüm. Köpekle burun buruna geldik. nasıl korktuğumu anlatamam. Yan taraftaki arkadaşların varlığı ve köpeğin iyi gününe denk gelmemiz hayatımızı kurtardı. Sonuçta M'nin kurtarıcısı oldum. Tabi geri dönüşte titrememi saymazsak.
Sonuç olarak iyi bir ruh haline sahip değilim.
1-B konusu kapandı. En azından bugün ona bir tane çakmak üzereyken beni durdurabildiler. Eh bu da bir şeydir.
2-O konuyu ne burada -okuyanlar sağ olsun- ne başka yerde dile getirebileceğimi sanmıyorum.
3-Köpek beslemek mi? Sağ olun artık kullanmıyorum.
4-Kimsenin kavgasına karışmak doğru bir şey değildir. Yoksa masum bir şey sandığınız arkadaşınız suçlu çıkabilir ve siz ciddi bir tehdit altında kalırsınız.
5-Ciddi tehdide küfredip yakalanmak da ciddi bir tehdit oluşturur. Demedi demeyin sonra.
Şimdilik bu kadar. Akıl sağlımı koruyabildiğim sürece sizlere evimden yazarım.
Olmadı yumuşacık duvarların olduğu pofuduk pofuduk klavyem ile sizlere ulaşırım.
Kendinize iyi bakın~

9 Mayıs 2010 Pazar

Biri hakkında hiçbir şey

İnat uğrana birçok şey yapabilirim.Ah, birde öfkelendiğimde.
B hakkında her şey güzel ve yavaş ilerliyor.Hızlı olmasını kesinlikle istemem zaten.Özellikle önümdeki sınavlar düşünülünce yeteri kadar sorunum varken birde bu çıksın istemem.
B den açıldı konu. Eski ilişkilerimde C. eğer birini onaylamamışsa her zaman beş para etmezin teki çıkardı. Bu sefer beş para etmez ben miyim diye düşünüyorum.
Hayır çocuk için önce çok iyi çok tatlı çok harika vs vs de dur sonra gel seninle pek uyumlu değil sanırım de. Hayır ne var diğer arkadaşında B den hoşlanıyorsa. Hayır ben çıkışta nikah dairesine de koşacak değilim. Ayrıca o kadar kötü olduğumu düşünmüyorum kesinlikle. Bazen -tamam tamam çoğunlukla- dengesiz oluyorum. Ama hadi! Kimse mükemmel olduğumu söylemedi!
Sanırım verdiğim tepkiler buna neden oldu.
B.'yi aklı başınd sessiz sakin biri zannediyordum ya. Tam tersiymiş herif. Dün gecenin bir yarısında katıldığı partide ayılar gibi içmiş ve sabah zombi gibi dolandı. Sonra çalışkan zannediyordum. Hani sonunda iyi örnek birini buldum ya! Adam hiçbir şeyi takmıyor! Göründüğünün tam tersi biri. Sanırım yine yanlış limana uğradım...

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Bitti.

Son birkaç gün gerçekten zor geçiyor.
İlk başlarda çok az uyuyor çok fazla aktif oluyordum.Ta ki düne kadar. Artık uyuyabilir miyim bilmiyorum.En sevdiğim yerlerden biri olan yatağımda boğulduğumu hissediyorum. Çarşaflar batıyor sanki.O an orada olmamam gerektiğini düşünüyorum.Nerede olmalıyım bilmiyorum. Akıl sağlığımı korumak için daha çok arkadaşlarımla vakit geçiriyorum.Hayatımda beni etkileyen o travmatik olay gözlerimin önünden hiç gitmiyor.Eskiden ondan korkardım.Deli gibi.Öyleki sesini yükselttiğinde kalbim yerinden çıkacak gibi atardı.Şmdi korkmuyorum.Sadece yaşadıklarım beni etkisi altına alıyor.Bana istediğini yapabilir.O bıçakları bana saplayabilir.Ama bunu başkaları için düşünürse işte o zaman karşısında beni bulur.
O küçük ürkek kız büyüdü.
Onun gibi bir canavar olabilirim.Onun kadar gözü kararmış bir manyak olabilirim.Ona karşı koyabilirim.Artık korkmamıza gerek yok. Güvendeyiz. Korkma.Güvendeyiz.Hiçbir şey olmayacak.Yapamayacak.Bitti.

6 Mayıs 2010 Perşembe

B.
Kimdir bu B?
Bende kendime bunu soruyorum son günlerde.Tuhaf önemsiz diyorum.Birden içimde bir şeyler patlıyor.Görmek istiyorum hatta çoğunlukla ona rezil olduğum zamanları yeniden yaşamak istiyorum. Yapmam gerektiğini düşünüyorum aynı zamanda.Doğru değil gibi geliyor.Olmaması gerekiyormuş gibi.Sanki biri bir yerde bizi izliyor ve üzülüyor gibi.Sanki yaptıklarımın kırdığı biri varımş gibi hissediyorum.Kırılan incinen ben miyim? İşte bunu bilmek isterdim.Yeniden yara almak istemiyorum sanırım.Güvenli bir liman arıyorum ve o fazlasıyla güvenli.Ama bir şey beni ona hem itiyor hem geri çekiyor.
Sonsuz aşklara inanmak istiyorum.Hani vardır ya yıllar geçer ikisininde hayatında başkaları olur fakat bir yerde bir şekilde karşılaşırlar sonra bam! Bilmem senaristler bana da çalışabilir belki :)
Fazla özgüveni olan havalarda uçan biri gibi görünüyorum.Bana yaklaşmaya için çoğunun g*tü yemiyor. Geri kalansa fazla ukala.
B ikisine de girmiyor.
Diyorum ya garip biri. Bende burada oturdum ergen genç muhabbeti yapıyorum!
Bla bla bla -kimse beni anlamıyor-Bla bla bla -Nedeeeen?-Bla bla bla vs vs vs

Çok fazla acı var çekilecek.
Çok fazla kayıp var verilecek
Ve bir o kadar da mutluluk var hayatta tadılacak.
Mutluluğu bekliyorum acı içinde.


L.B.
You look so fine
I want to break your heart
And give you mine
You're taking me over
BBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBB
It's so insanse
You've got me tethered and chained
I hear you name
And I'm falling over
BBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBB
I'm not like all the other girls
I can't take it like the other girls
I won't share it like the other girls
That you used to know
BBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBB
You look so fine
BBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBB
Knocked down
Cried out
Been down just to find out
I'm through
Bleeding for you
BBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBB
I'm poen wide
I want to take you home
We'll waste some time
You're the only one for me
You look so fine
I'm like the desert tonight
Leave her behind
If you want to show me
BBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBB
You're taking me over
Over and over
I'm falling over
Over and over
BBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBB
You're taking me over
Drow in me one more time
Hide inside me tonight
Do what you want to do
Just pretend happy end
Let me know let it show
BBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBB
Ending with letting go
Ending with letting go
Ending with letting go
BBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBB
Let's pretend, happy end
Let's pretend, happy end
Let's pretend, happy end
Let's pretend, happy end
BBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBBB
*B'ler son günlerde hayatımı süsleyen kişi için. Bir nebze bu şarkıda onun içn.

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Sanırım en zoru duygularını ifade edemeyen insanların işi.
Seviyorum sevdim severim diyemiyorsak yaşıyoruz sayılmaz. Nefret ediyorum bile en kolay duygudur dile getirilen. Birçok kez nefret eder çok az severiz. Çoğumuz kendini bile sevemez şu hayatta. Nerede olumsuz yönü var gider onu bulur. Baktı işler yolunda gitmiyor döner yolundan. Kendine bir saygısızlık daha yapar. Yeni yalanlar söyler. Ben iyiyim muhteşemim der durur. Kim inanıyor bu yalanlara? Sizi tanıyanlar mı sanıyorsunuz? Sizi tanıyan kişiler sizi eksilerinizla artılarınızla kabul eden kişilerdir. Yalanlarınıza inanan kişiler değil. Yalanlarınızı benimseyen kişiler sizi gözlerinde sizin anlattıklarınızla yaşatan kişiler inanın sizden daha aşağıda ki basamakta durur. Bir dakika! Bun zaten biliyor olmalısınız! yoksa yanınızda neden böylesi insanların dolaşmasına izin veresiniz ki? İnsanlar kendi kurgusal dünyalarında yaşamak ister. Herkes kendini en tepede görür. Buna herkes dahildir. Sokakta top oynayan çocuk kendini Messi'nin yerine koyar topa her vuruşunda. Staddan akış sesleri gelir kulağına. İçinde delice çocuksu bir heyecan başlar. Yüzü gülümsemesi ile aydınlanır.
Çocuk büyür bir yerde işe başlar. Patronları vardır. Her zaman daha iyisini isteyen patronlar...Bir süre sonra hayali değişir. O patron koltuğunda görür kendini. Belki altındakilere eziyet etmez ama o koltuk onundur artık. Bununla yaşar insan. Sonra arada gerçeği kavrar zihni. Acı gerçek canını yakar. Vaz geçer düşünmekten kabullenmedaha zordur çünkü. Bu süre hızla geçer. Ardından reklam konularını bile arkasında bırakacak hayalgücüne geri döner.

Budur değil mi? İnsanlar doğar yaşar hayalkurar ve ölür.
Herkesin binlerce hayali var. Bazıları büyürken kaybediyor hayalgücünü. Daha çok acıyor canı. Tutunacağı birşey kalmıyor kim bilir belki ondandır. Yinede gerçeklere tutunup zararsız hayaldünyasında yaşayanlar var.
Gerçekten kopmadan hayaldünyasını kağıtlra döken dizginleyen kişiler. Çok satanlara bakın. Hepsi öyle kişiler. Hepsi hayalgücünü dizginlemiş onu yöneltecek bir yer bulmuş ve bazıları bundan delice para kaldırmıştır. Herkes duygularını hayalgücünü dizginleyebilse doğru yollarla bunun üstesinden gelse kimse zorluklar yaşamazdı.
Kimse incinmez kimse kayıplar yaşamazdı.

Belki buraya kadar okudunuz. Ama okumak her zaman anlamlı olamıyor. Umarım buradan bir şeyler anladınız. Umarım derdim anlatabildim.

A.A.