19 Ağustos 2010 Perşembe

Yemek üzerine birkaç şey

Öncelikle Işıl'a teşekkürler.
Panik anımı geçirdiği için ve daha bir çok şey için.

Gelelim günün anlam ve önemine...Bi önemi yok lan!
Tatil işte. Yan gel yat günü falan da filan. Dünün aksine bugün daha bir ferah ve sakin.
Dün baya kalabalıktık. Melike geldi bize. -Eğer bunu okuyorsan top ol melike!- Kendisi burayı bulup didiklemek konusunda çok kararlı da. Hayır A1 hakkında yazdıklarıma kızacaksın amma kafayı takmış diyeceksin. Yok öyle bir şey! Günün nasıl geçti sorusunun yanıtı burası ki =)
Neyse işte az önce krem karamel yaptım ve soğumasını bekliyorum. İlk kez denedim kendim yapmayı umarım tutturmuşumdur. Melike hep der modern ev kadını gibisin diye. Öfkelenince gergin olunca mutfağa saldırıyorum. Bir şeyler üretmeyi seviyorum. Şık olup mutfakta da iyi olabilir her kadın. Ve ben bunu gerçekten seviyorum. Sadece uzun tırnakla mutfakta yemek yapanlara uyuzum. Ne kadar temiz olursa olsun o tırnaklar yemem lan o yemeği! Prensip meselesi.
Bal yiyemeyen biri olarak -bkz:alerji- karamel kurtarıcımdır. Çok severim ama öle hepsini sevmem. Karamelinde iyisi kötüsü var. Ve gerçekten iyi bir karamel için ölebilirim. Çok kalori falan demeyin ya hayata yaşamak için geliyoruz Lütfen ama!
İskenderin üzerine sos dökülmedikçe, kadayıfa kaymak atılmadıkça -tamam şerbetli tatlı sevmem- mangala doymadıkça yaşanmaz bu hayat. Ha işin gücün yoksa vereyim eline brokoli kemir dur!
Brokoli sevmez değilim bu arada. Salatasına bayılırım mesela. Ama mesele o değil. İstediğiniz gibi ölçülü yaşamak mesele.
Neyse kaçar ben.
Öpüyorum herkesi.
-Titan dışında. O hala cezalı-