26 Aralık 2010 Pazar

Veda~

http://fizy.com/#s/1nqfqj




*Bu saatlerde hep melankoli takılmaya başladım, uyarılır.





Kendimi manik depresif gibi hissediyorum. Tamam anlıyorum ilişkilerde bir yeşil ışık yakıp bir kırmızıyı çakacaksın ama böyle iki taraflı yaptıkça olan bizim psikolojimize oluyor. Bir havalara uçuyoruz bir yerin dibine giriyoruz. Çok yıpranıyoruz. Çok seviniyoruz. Çok gülüyoruz. Allahı var daha hiç ağlamadık. İlk kez biri bana böyle davrandı dersiniz ya, bir çok kez dedirtti bana bunu. Kendim hakkında daha fazla şey kattı bana.



İşte biraz da bu yüzden artık burada yazmayı istemediğimi fark ettim. Ruhumun zehirini içimden geldiği gibi dökemedikçe yazmanında bir anlamı yok. Daha az samimi bir ortam belki de en iyisi. İnsanlar veda etmeyi ya da pes etmeyi sevmediklerini söylerler. Çünkü hayal dünyaları sanılanın aksine dar bir pencereden meydana gelir. Yeni bir kulvarda daha fazla alana sahipken çalışmayı tercih etmek yenilgi ise şu saat yeniliyorum. Ve yepyeni bir hayata adım atıyorum.



Sağlıcakla kalın.



Aycan A.

25 Aralık 2010 Cumartesi

Öldü.
Neden öldü?
Öldü işte.

19 Aralık 2010 Pazar

Öyle böyle




* Hayatımda sürekli tuttuğum tutmayı becerdiğim kimse yok. Elbette bahsettiğim ailem değil. Aile deyince akan sular durur benim için. Birkaç yazımda da bahsettim, hepsinin yeri ayrıdır bende. Ailem için bir akıl hastası ile kavga etmişliğim vardı, onun rahatsızlığından haberdar değilken. Haberdar olsam da aileme laf söyleme cesaretini kendinde bulan birine karşı hoşgörü gösterecek biri değilimdir.


Her neyse, dün akşam üzeri el ayak çekilince aklıma geldi. İki ay önce tanıştığım-hayatımda tanıdığın en saf- insan ile ilişkimiz biraz değişmiş. Daha az görüşür olmuşuz. Önemi kaybetmiş değil elbette ya da ona olan sevgimi yitirmiş değilim. Sadece artık onunla bir şeyler paylaşmıyorum. Cumaları sinemaya onun yerine başkaları ile gider olmuşum. Tamam, tek bir kişiyle ömür geçmez elbet fakat ne bileyim herkes herkesle özel anlar yaratmalı. Birini sorunca onun hakkında özel bir şeyiniz olabilmeli kisoruya cevap verebilin.

Bana Selen dediğinizde size Hacettepe diyebilmeliyim.

Bana Aşki dediğinizde size aile diyebilmeliyim.

Bana Peri dediğinizde "İşte, en saf kişi o. Bir melek gibi. Kanatları kırılmış bir melek gibi o."diyebilmeliyim.


Yeni ve bir süre sonra değişecek olan sınıfımda bir kız var. Benden büyük fakat tam bir ruh hastası. Onu öyle süslü cümlelerle imkanı yok tanımlayamam. Ben onu döverek severim o da beni gıcık ederek. Bahse girer diğerleri; hangimiz hangimizi haklayacak diye. birbirimizi haklamak gibi bir derdimiz yok ama bizbu şekilde sevgimizi belli ediyoruz o kadar. Feci rahattır Canımın İçi. Fermuarı açık kalmışsa aaa diye bağırır öyle çekip kapatır. Çok içtendir. Benim için çabalar durur. Beni asla ama asla kırmaz. Demediğini de bırakmaz ama yine de incitmez beni.


Canımın İçi heyecanlıdır, sakindir, delidir, sakindir, bilgilidir, cahildir her şeyin zıttı ve kendisidir. En çok da bu yüzden Peri'den uzaklaştım ya. Yeni bir oyuncak bulunca eskisini atarmışım ben küçükken. Şimdi ki oyuncağım Canımın İçi gibi görünüyor. Ama ben Peri'yi de seviyorum hala. Sadece heyecanı daha fazla istiyorum hayatımda.


Ve hayatımın daha farklı yönlerde de bulunması için her çeşit insanı çevremde tutuyorum. Bu yüzden istemesem de Peri ile spora yazılacağız. =) Biraz kas yaptım zaten biraz daha fit bir vücut fena olmaz.




* Yazmamışım ama yazmadan geçmek istemedim. Cuma günü büyük olaylar atlattım. Hani hep uçlarda yaşadığınız bir gün olur ya işte öyle bir gündü. Benim için hayati değer taşıyan bir yere geç kalmaktan son dakika kurtuldum. Biraz aksiyon yaşadım,ağladım, güldüm. İşim bittiğinde bir mesaj geldi ve bir saat içinde showrooma gidip arkadaşla buluşmak için mekan değiştirdim. Karşıdan karşıya geçerken ufak bir kaza atlattım. Olayları abartmayı sevmiyorum, insanları olduğundan küçük gösteriyor. Sadece ben o an Tanrının varlığına inanmasaydım başka zaman inanmazdım.

Güzel bir gündü. Geri kalanı yazamıyorum çünkü aradaki bir kaç şeyi net olarak hatırlayamıyorum. Yine de hayat çok güzel =)


* Kendimi berbat hissetiğim bir sabah hayatımda aldığım en güzel iltifatı eden kişiye sonsuz teşekkür ediyorum. Her ne kadar benim değer verdiğim şeylerle pek ilgilenmese de gerçekten iyi bir adam =) Evet,o soru bendendi sana. Demeseydim çatlardım =)))
Bitti.

11 Aralık 2010 Cumartesi

Av Mevsimi

Av Mevsimi hakkında çok şey söylendi. Dün akşam arkadaşlarla sinemaya gidince bende bir şeyler karalayayım bari dedim ve işte buradayım. =)

Öncelikle Avcı yani Şener Şen bana göre daha çok emekli edebiyat öğretmeni rolündeydi. Ha bu rahatsızlık veriyor mu? Kesinlikle hayır! Tam bir bilgelik örneği göstermiş bence. Oyuncular rollerinin hakkını vermiş zaten. Özellikle de Cem Yılmaz. Oynadığı karakter Deli İdris filmin de ötesine geçmiş sayesinde. Okan Yalabık da dahil tüm oyuncuları ile adından söz ettirecek bir kadro olmuş.

Konusuna gelince; herkes katilin önceden bilinmesinden rahatsız olmuş. Lütfen bir daha filme gitmesin bu şahıslar. Arkadaşım filmlerin ve kitapların vermek istedikleribir MANA olur. Bu filmde hadi katili yakalayalım değildi ki ana fikir. Orada tek bir şey uğruna yok olan hayatlar anlatılıyordu. Cinayet masasının yaşadığı zorluklar, zengin insanların hayatları ve diğerleri.
Özellikle başlangıcı ve bitişi gerçekten Türk sinemasına göre iyi bir yerdeydi.
Gidin izleyin bir şey kaybetmezsiniz =)

1 Aralık 2010 Çarşamba

asdfasdf

Ojelerimi çıkarmam, projemi bitirmem ve biraz ders çalışmam gerekiyor. Oysa yapmak istediğim tek şey eski bir dizinin bir bölümünü izlemek. Ve büyük ihtimalle de böyle olacak.
İlk kez başkası için oldukça anlamlı bir şarkıyı dinledim. Ne anlama geldiğini biliyordum ve bu kalbime işlemişti. Sanırım ben o arkadaşta neyi sevdiğimi buldum. O kalbime dokunabilen iki kişiden sadece biriydi ve bundan henüz haberi yok.
İleride harika bir spiker olacağımı söylüyorlar, bir an bile böyle bir şey düşünmedim. Alkışları duymuyor olabilirim, en fazla alkışı ben toplamış da olabilirim yine de göz önünde olmak ile ilgili bir arzum yok.
Yazının bir bütünlüğü yok farkındayım.Düşüncelerimi toparlayamıyorum da şu an. Fazla iltifat beni şoka sokuyor sanırım. Ya da hesap sorulmasına kesinlikle alışkın değilim. Kimse bana o telefon çaldığında açılacak! Neden taşımıyorsun yanında?? dememeli bence. Hayır kendimi tanıyorum bir gün ters tepecek biliyorum.
Öyle işte.