27 Ağustos 2010 Cuma

Hayat

Hayat çok ani geliyor.
Bir anne düşünün. Daha doğrusu bir kadın. Bir sabah anne olarak uyanıyor ve dünya üzerinde bir bedenin daha nefes alacağını öğreniyor. Küçücük bir canlının içinde günden güne büyüdüğünü biliyor. Hissedemiyor. Henüz çok küçük çünkü... Bir süre sonra bundan endişelenmeye başlıyor. Evet,büyük ihtimalle bebeğinin haraketlerini hissetmek için erken olduğunu biliyor fakat yine de kendini bu içini umutsuzlukla dolduran düşünceden alıkoyamıyor. Ve birgün gergin göbeğinde bir kıpırdanma ona yeniden hayatı bahşediyor. Bebeğini hissedebiliyor. Büyük ihtimalle beşinci ayın üzerinde hamileliği. Bebeğine kavuşmasına çok ama çok az kalmış. Kendini mutlu ve huzurlu hissediyor. Fakat bir tarafı ona durmadan bu mutlu hikayenin her an biteceğini söylüyor. Çünkü o yaşı geçkin bir anne adayı.
Yine de kendine ve bebeğine sonsuz bir inancı var. Onu kucağına alacağını biliyor. Bundano kadar emin ki doktorlar bebeği alabileceklerini söylediklerinde sonuna kadar direniyor. O bu bebeği istiyor. Ve bebek hayata geldiğinde içi bir nebze olsun rahatlıyor. En azından bebeğini görebiliyor. Onu daha kolay sakınabilecek bunu biliyor.
Bebeği büyüyor ve genç bir kız oluyor.
Anne hala onun için korkuyor mu? Anne kavramına dayanarak bu soruya evet yanıtını verebilirim. Bir evlat olarak kesinlikle derim. Kızının ne yazık ki bünyesi zayıf. Zaten uğraştığı iki rahatsızlık var. Ve dün ilk kez çok korktu. Ölmekten, sabah gözlerini açamamaktan çok korktu. Yatağından kalktığında kulakları uğuldamadığına şükrederek ağabeyinin yanına gitti. Oysa ağabeyi çoktan uyumuştu. Sessizce geldiği gibi kpıyı kapatıp odasına döndü. O her şeye rağmen onu doğurmaya karar veren kadını uyandırmaya kıyamadı. Gidip yatağına uzandı ve kalp atışlarının birazcık olsun yavaşlayabilmesi için dua etti.
Kulaklarını dolduran bu kalp sesi onun midesini bulandırıyordu. Bir süre sonra sustuğunda çoktan uykuya dalmıştı...

Hayat çok ani gidiyor.

Bu hafta bir ölüm haberi aldım. Gençti. Yaşama sarılmıştı. Ama bu savaşı kaybetti.
Bu hafta bir hastalık haberi aldım. Genç. Yaşama sarıldı ve hala savaşıyor.
Dün gece fenalaştım. Gencim ve bana inanan herkes için savaşıyorum.
En çok da kendime olan inancım için savaşacağım. Ve evet hala fikrimi değiştirmedim tedaviye olumlu bakmıyorum. Sadece kendime daha çok dikkat edeceğim.

Tanıyıp bu yazıyı okuyanlar bu konu tartışmaya açık değil!