17 Ağustos 2010 Salı

Başarı mı dediniz? Pardon kimdiniz?

Birkaç yazımda belirtmiş olmalıyım. Zaman buldukça yazarım ben. İlk ne zaman başladım ne yazdım bilinmez fakat hayatımdaki tüm başarılarım bana ait bunu biliyorum. Tıpkı üniversiteyi kazanmak ve okul birincisi olmak gibi. Başarı deyince aklıma ilk bunlar geliyor. Vay be diyorum kendime gerçekten bir şeyler yaptın. Başardın. Başarmak önemli bir şey. Daha da önemlisi başardığını hissetmek. Elbette herkes iyi olan hayatını daha yukarı taşımak ister. Dedim ya hayatımız ne kadar boktan olursa olsun illa değiştiririz diye. Aynen öyle.
Geçen yıl mayıs ayında sanırım ilk kez bir internet sitesinde hikayemi paylaştım. Saçma sapandı. Cümleler eksikti. Akıcı değildi. Ve inanın bana esinlendiğim kitaba çok ama çok benziyordu. Zaten yazım şeklimi değiştirmem de o döneme denk gelir. Çok zordu başlarda. Sadece tek bir okuyucum vardı. Geri kalanı destek içindi. Devam et diye arkamdan itiyor ama neden bahsettiğimi anlamıyorlardı bile. Hoş bende ne yazdığımı bile bilmiyordum. Unutmadan Tuğçe iyi ki o sitedeydin ve iyiki bana destek oldun. =) Sekizinci bölüme kadar neredeyse aynı gidiyordu ve bir yorum aldım. Kız resmen sövmekten beter etmişti beni. Öfkeden kıpkırmızı olmuştum. Ellerim bile titremişti. Hani kızı karşıma koysanı pitbuldan farkım kalmayacak, o derece. Ama ben kriz anlarında iyi idare edebilirim. Kıza teşekkür ettim fikirlerinin değerli olduğunu belirttim. Daha sonra anladım ki kız benim hayatımı değiştirmiş. O akşam sabaha kadar daha ne yapabilirim diye düşündüm. Daha iyi olmalıyım. ama ne? Ve biranda hayatımın en iyi hayalgücü beni buldu. Artık hikayemde bir sürü insan vardı ve daha da güzeli o sitedeki ilk kocaman arkadaş grubu olmuştuk. Ortak bir harem bile yapmıştık. Hayal kuruyorduk dalga geçiyorduk. Bölümlere şarkılar bile onlar seçiyordu. Beraber ağlıyor beraber gülüyorduk. Kısacası çok ama çok mutluydum.
Ardından hikaye ilerledikçe tadı kaçtı. Ben zaten bir şeyi uzun süre sevemiyorum. Dış etkenlerde vardı ve artık benim o arkadaşlarım kalmamıştı. Fazla hırs gözünüzü kör eder ve siz kimleri etrafınızda tuttuğunuzu fark etmezsiniz bile. Ben en değerlileri uzaklaştırmış ve sadece yanıma adını mutsuzluk koyabilceklerimi almıştım. Kendi adıma berbat bir anlaşmaydı. Yeni bir hikayey başladım ardından. İşler fena gitmiyordu. ki çok sevdiğim bir hikaye oldu. Artık ilkinde olduğum gibi değildim. Ama ilkindekileri de kaybetmiştim. Mesela bir kız vardı acayip severdim onu. Küçüktü ama olgun gibi davranırdı. Ve bir tane de beni su içerken öldürebilecek kapasiteye sahip bir kız vardı. Ona da bayılırdım. Çok kahkaha atardık. Hiç susmak bilmezdi. Ve beni de gerçekten severdi. Bir şekilde hepsi uzaklaştı benden. Ben uzaklaştırdım. Tek söyleyeceğim üzgün olduğum ve onları gerçekten çok özlediğim.
Sınavları atlattım ve bir süredir netteki üçüncü hikayeme devam ediyorum. İşler tıkırında. Çok fazla okunuyor fakat fazla yorum almıyor. İşin güzel yanı bunu gösteriş için yapmıyorum. Bunu yapıyorum çünkü seviyorum. Bölüm koyarken ayarlamaları yapmak sanki sayfayla bir bütün gibi her bölüme bir resim koymak ve benim için anlamları şarkıları seçmek... O kadar zevkli ki! Bu yeni hikayemi sadece kendim için yazıyorum. Evet içindekiler benden bizden bir parça fakat hikayeyi sadece mutlu olduğum için yazıyorum. Ve kabul etmeli ki çok iyi iş çıkarıyorum.

Geçmişe dönmek gerekirse, ben yazmaya başladığımda küçücüktüm. Elimde defterler durmadan karalar dururdum. Gerilim ve cinayetlerle ilgili şeyler yazardım. İnsanları şaşırtmayı severdim. Fakat kabul etmeli ki türkçe öğretmenlerinden nefret ediyorum! Kıvırcık saçlı hatun bana asla bu kitabın sonu gelmez yazmazsın demişti. Haklıydı ondan nefret ediyorum. Göbekli hatun sınavlarda notumu hep düşürürdü. Kavga ederdik ondan nefret ediyorum. Bana inanan tek kadında aslında oğluna 'varmamı' istediğinden dergilere yazımı göndermekten bahsederdi ondan nefret ediyorum. Ayrıca ben yazım hatalarını bir aptala açıklama yaparcasına dalga geçerek söyleyenlerden de nefret ediyorum. Neden biliyor musunuz? Çünkü aslında kendileri başka bir bok bildiği yok! Hadi ama! birçok mu bir çok mu diye hayatını çürütene kadar git ve başka şeyler de öğren. Ne bileyim Lama nasıl bir hayvan bilmeyen var! Rakun nedir ya da. Ekmek balığını görmeyen var. Elinde fırsat olmasına rağmen üstelik. Önce kendi cahilliğinize bakın. Aptal bir okulda dirsek çürüten hocalar ya da kendi cahilliğinde geberecek olan sözde yetişkinler.
S-ktirin gidin!