30 Haziran 2010 Çarşamba

Hayatımın Öküzü 2 ve Üniversite Yolları

Tanrım bu nasıl bir strestir?!
Daha önce bahsetmiştim. Sınavlarım iyi geçti. Netler iyi görünüyor. Birinciliğinde getirisi var haliyle. Eh bana ne kalıyor? İstediğin üniversiteyi yaz gir. Çok kolay görünüyor değil mi?
N*h kolay!!!!
Lan ben eskiden şu üniversite der geçerdim! Şimdi öyle mi? Dört yıl okuyacaksın. Boşuna heba etme diyor içimdeki ses. Git diyor yurt dışı geçerli bir üniversiteye gir. Her diploma geçerli değil işte. Öyle herkesin girdiği yere de girsen olmuyor. İstediğin bölümde Türkiye'de henüz gelişmekte olunca insan ister istemez kayıyor ana avrat.
Aile desen herkes yakında ol istiyor. Aman evden uzaklaşmasın minik kuş! Hayata atılmak için en ufak hamlesinde kafasını s*** ki vazgeçsin! Arkadaşlar hayal kurar, aynı üniversite aynı ev....
Tek mantıklı yaklaşan ve benim isteklerimin önemli olduğunu bana hatırlatan ise hayatımın öküzü çıkar. Seviyorum ben bu öküzü. Beni rahatlatabilen nadir kişilerden. Ayrıca öyle sahte yapmack da değil. Vıcık vıcık sevgi de kokmaz. Ama bilirisn o hep oradadır. Her düştüğünde seni tutacaktır. Stresten yemek yemeyi kesersen karşına dikilecek gerekirse omuzlarından tutup sarsacaktır Kandır candır her şeydir.
Bir süre de olsa sakince düşünmeye nefes almaya ihtiyacım var ey dostlar.
Sağlıcakla kalın!
Malum tatilin keyfini yeni yeni sürüyoruz.Sınavlar araya girince insanlarla da iletişimim en aza inmişti. Eh, birazda naz yapınca son günleri epeyyorucu geçirdim.
Belki de son haftamı güzel geçirme çabasıydı benim ki...
Sezon finali yapıyoruz bu hafta. Yokum bir süre. Sözde kafa dinlemeye gidiyorum hadi hayırlısı =)
İnsan vaktinde yazmayınca ne yazacağını şaşırıyor. Önemsi diyor geçiyor. Aslında alıntı yapıp çok sevdiğim birinin sözlerini buraya yazmak isterdim. Fakat özel olduğu için kızabilir =)
Eh burayı bilmediğini düşünsem de...
Bir şeye çok inanınca oluyor muydu? Ha? Yoksa daha büyük hayal kırıklığı mıydı sonuç?
Pof.
Ben karışığım yazım daha da karışık.
Gidiyorum ey dostlar.

27 Haziran 2010 Pazar

Dün itibari ile resmen özgür sayıldığım için kendimi hobilerime rahahtça verebileceğim. Zaten akıl almaz bir plan yaptım bir ayı kapsayan bir süre zarfında. Her şey plan dahilinde işlerse harika olacak =)
Önceden de yazıyordum fakat bu sıra daha rahat yazabileceğim. Hali hazırda bitmiş iki hikayem ve devam eden üç hikayem var. Bitenleri çok seviyordum fakat Twilight'ın sayesinde vampirizmden nasibini almış eserlerdi. Son üç hikayem ise çok farklı. Şöyle ki onları çocuklarım gibi görüyorum. Biri ilk göz ağrım. Kimsenin haberi yok ki onunla ilgili farklı planlarım var. =) İkincisi karma karışık. Heyecan,aşk,entrika,kan,ihanet,sevgi,öfke,güç ve intikam üzerine kurulu yapısı. Üçüncüsü ise daha yeni doğmuş bir bebek. Konusu tam belli değil aslında. Bir gece kalktım ve parmaklarım klavyede kendi yönlerine karar verdi. Okuduğumda yabancı fakat bir o kadar bendendi. Çok yeni çok saf çok taze...
İlhamların saldırısına uğramış bulunuyorum. Beynim patlayacak gibi. Keke bir alet olsada düşündüklerimizi direk yazıya geçirse. Yetişemiyorum! =)

Biten hikayelerime gelirsek. İlk hikayem...Daha doğrusu nete eklediğim demeliyim. daha önce binlerce çalışmam olmuştur. Çok sarsark cümlelerim varmış. İnsan yazdıkça ustalaşıyor. İkincisi E. manzaralı bir yerde aklıma gelmişti. böyle otururken niye yazmıyorum dedim ve harika birbaşlangıç yaptım. İnternette yayınlarsanız bazı kötü etkiler olabiliyor. Aklınızdaki olay örgüsüne gelen yorumlar müdahale edebiliyor. Bunu cidden sevmiyorum. Kitap gibi yazıp bırakacaksın öyle yorumlanacak. Öteki türde insanın hayalgücüne müdahale oluyor.

Her şeye rağmen yazabiliyorsam yaşıyorumdur. =)
Çok sevdiğim bir büyüğüm evliliğini boktan yere mahvetmek üzere. Bir haftadır eşiyle arası kötüydü. İşte aileler falan baya karışıyormuş. Gençliğimi yedi bitirdi diye söyleniyor. Etrafımda pek güzel evlilik örnekleri yok. Benim anne babamında harika bir evliliği yok. Sonuç olarak bana uzakta olsa onların evliliği evliliğe inanmamın yegane nedeniydi. Şimdi gözlerimin önünde mahvolan bu evliliğe dayanamıyorum.
Bir süredir chat yapıyor nette. Bilgisayarlardan az buçuk anlarım. Saat kaçta nerede ne yapmış kimle ne konuşmuş görüyorum. En üzücü olanıysa bana yalan söylenmesi. Eğleniyorum boş ver diyor nadiren karşılaştığımızda. Bazende tehdit yiyorum bir daha benimle konuşamazsın diye. Biraz önce yine bir belgeye rastladım. Ahmet diye bir angutla konuşmuş. Sütten çıkma ak kaşık değilim. Kadın milleti özellikle sevgiye açsa ve o anda karşısına belli amaçlar uğruna güzel sözler söyleyen biri çıkarsa anında yelkenleri suya indirir. Okuduklarımdan rahatsz oldum.
Engeleyebilecek ne yapabilirim bilmiyorum.
Annesine çaktırmadan söyledim. İŞte bu kızı uzak tutun netten falan diye. Netkolik oılur falan diye abarttım. Ama allaha şükür annesi saçma sapan kendini anlattı. Ulan kızın evliliğini yakıyor yıkıyor sen oturdun bana kendini övüyorsun! Hak ediyorsunuz lan!
Çok öfkeliyim. Bugün onunla dışarı çıkacaktık ben bu konuyu açarım ona. Derim okudum sen ne b*k yediğini zannediyorsun? Eğer ilerletirsen de kesinlikle derim eşine. Adamla pek sohbetimiz yok fakat bana güvenir. Bu işin o kadar ilerlemeden bitmesini istiyorum. Yapamayacağım şey yok. Özellikle söz konusu inandığım yegane evliliklerdense.

edit:Evlenmeyeceğim lan. Ne b*k iş anlamadım. Ya karısı ya kocası yer bi b*k.

26 Haziran 2010 Cumartesi

Sınavlardan bahsetmemişim bile. Hemen değineyim ona da. İlk olarak iyi geçti ki bu da bir diğer sorun. İlk sıraya ne yazacağınız ayrı bir önem taşıyor.


Sınav günlerim:



İlk olarak nerede yanlış yaptıysam son iki sınavıma ucra köşelerde girdim. Büyüdüğüm yerdeki insan tiplerine alıştığım için Ankara'nın iç kesimleri bana hep ayrı bir memleket gibi gelir. Kim ne derse desin ayrımcılık yapmıyorum. Sadece o insanların yaşam alanının getirdiği bir kültürleri var ve bu bana çok farklı geliyor. Birincisi kadınlarda çok fark edilmese de erkeklerin giyim kuşağı -kalite-pahalılık değil- çok fark ediyor. Bir insan çok pahalı yerlerden giyinmese de renkleri kumaşları birbirine uydurabilmelidir. Bu bir gelir değil zevk işidir.
Fakat bu karşılaştığım kot pantolon kumaş-füme ceket ve köse ayakkabı üçlüsünü açıklayamaz. Onu da geçtim saçlar...Tanrım! O an görmemek için başımı nereye çevireceğimi şaşırıyorum. Yani niye entresan saçlar denersiniz ki? Doğal olmak her zaman artık getirir. Güzel diye kabul gören genellikle doğal olanlardır.


Gelelim diğer konuya. Sınava girdiğim okulun adresindeki sokak adı yanlıştı. Bu yüzden hafif bir tırsaklıkla gittim sınav yerime. Her şey normal görünüyordu başta. Gittim oturdum sırama. İşte gözetmenler sınav giriş belgesini ve kimlikleri kontrol ediyor. Sıra bana geldi. Kadın ilk başta tip tip bakıyor bana. Takmıyorum tabi. Son sınavım be! Bitsin gitcem o kadar.
Konuşma aynen şöyle gerçekleşti:

Gözetmen Kadın: Adını yanlış kodlamışsın.
A.: Ne?? Nereye?? Hayııııırrr!!!!
G.K.: Tabi yanlış. Senin adın A. değil ki!
A.:Nasıl değil?
G.K: Değil işte. Senin adın **** (soyadımı diyor hatun kimliğime baka baka)
A.:E yuh ama! Kimliğime bakın.
Diğer gözetmen geliyor burada kusura bakma hanım kızım falan diyor arkadan bir kız daha benimde adım A. diyor kadın anca ikna olup çekip gidiyor.
Kadına nasıl uyuz oldum anlatamam! Lan kimliğimde ne yazıyor bi bak! Bakıp da söylüyor tüm bunları. İnatla adın bu değil diyor. Sen mi koydun adımı?!

Ps:Adım pek sık karşılanan bir isim değil. Fakat öyle abes kaçan bir şeyde değil ki!

23 Haziran 2010 Çarşamba

*İnsan son 12 saati nasıl vicdan azabıyla kanka olarak geçirir sonunda dayanamaz telefon açar gelin lan gelin yeter der
*Dışardan bakılınca prenses gibi görüldüğümü fakat bu bakanların Disney Prenseslerini ne çabuk unuttuğunu, o prenseslerin çektiği acıyı ızdırabı çeken var mıdır diye soranların yokluğunu
*Arkaşlarında öyle aşk gibi ansızın kurulduğunu, ansızın dediysek kurulduğunda birden fark etmenizden bahsettiğimi, şansınıza ne çıkarsa mutlu olmanız gerektiğini, zaten iyiyse bunun aşktan farklı olmadığını
*Aşki'm için saat ararken görüp vurulduğum saatin aklımdan çıkmayışını, oysa o tür saatlerden nefret ettiğimi fakat buna aşık olduğumu
*Yeter lan sistemimin içine ettiniz,insan halinden çıkardınız diye haykırmak istediğim Ösym'ye sitemimi
*Doyumsuz müzik zevkimin içine etme isteğimi ve maalesef aynı şarkılar dediklerimin tonlarca olduğunu fark ettiğimi
*Haftasonu planımın içine edilişine nasıl sinirlendiğimi ve alışverişi çok da takmadığımı, stres atma yolunda stres olduğumu
*Üşendiğimdn buzdolabına gidip gidip yeni şişeyi açmaktansa su içip döndüğümü
*Aynı üşengeçlikten dolayı limonlu dondurmanın buzdolabında üşümesine izin verdiğimi
*Uluslararası yazın meyvelerden içeçek yap türlü türlü iç serinle festivalini bugün gerçekleştirmektense yarım ekmek tüketmeyi
*Bu esnada vicdanımın ve akıllı olan yanımın ulan bikini giyeceksin hayvan az tıkın tut şu boğazını diye haykırışını
*Allahtan vücudum düzgünde içim ferah lan diyen en sevdiğim tarafımı

Niye buraya yazıyorum lan? Siz niye okuyorsunuz ki? Halkça sapık mıyız lan? Obaa kızın hayata bak mı diyoruz? Hayır ne oluyor anlamıyorum ki?
Edit: Az önce msn oto cevabıma yazdığımı fark edince edebiyat beni delirtmiş bunu anladım. He deyin geçin ablası abisi. =)

22 Haziran 2010 Salı

Bıraksanda elimi
Sevgin bana yeter
Susarım öpüşüne
Avunur da söylemem
Belki yalandır oyundur
Derim ya, yine de korku basar
Yazık ki agır agır
Çökmüş yüregine
Nefret degil mi bu
Yalan sevişmeler
Sen degilsin sanki yarısı yatagımın
Üşürüm sarılsam bile
İsyanım yanışıma ölüm bile
Susuyor
Ardına dönüp giden senmisin
A kadın
Gururum yere düser
Yeter ki bak yüzüme
Üstüme basıp geçme
Yar

Her şeyden hiçbir şey ((2))

M. Sensei bugün nasıl oldu da anladıysa söz konusu bahsin E olduğunu anladı. Yetmedi geldi birde sıkıştırdı bizi. Üç harfli mi adı dedi ilk. Şimdi tipik ben evet iyi saatte olsunlar falan diye dalgamı geçerdim fakat öyle hazırlıksız yakaladı ki beni sadece bön bön bakabildim. Saygı duyduğum insanlara yalan söyleyememe gibi bir huyum vardır. O yüzden ikinci adındaki harf sayısını söyledim. Ha doğru ya ikinci adı da vardı demesin mi?! Hatta soyadıyla 13 harf ediyor diye dalga geçti birde utanmaz! Tabi o bunu söylerde Aşki'm kopmaz mı? Koptu hain! Bunlar benim mala bağlamış halime güle dursun ben sanki abime sevgilimi tanıtmış gibi huzursuz oldum. Sensei'nin yüzüne bakamıyorum. Gülüyorum dalgaya vurmaya çalışıyorum. Altı yaşındaki çocuk ne kadar başarılı olursa o kadar da başarılı oluyorum. Şimdi E bizim dershaneyi bırakalı oldu baya. Hatta karşıma çıkması da çok tuhaf ve bir o kadar komikti. Her neyse bu yazının konusu bu değil =)
M. Sensei öğrendi falan ya ben hala utanmış ama çaktırmamak için göbeği çatlayan kız modelini oynuyorum. Bunlar sohbeti aldı götürdü. Çok iyi çocuktan A. zaten nerde sarı orada ya kadar. Eskiden sorsalar belli bir tipim yoktur derdim de son tiplere bakıyorum...Evet abi sarışın olsun benim olsun. =)
Ha bu arada şu rockçı gencin -şarkı muhabbetimiz olan- çalıştığı yerden tiksinmeye başlıyorum. Çok ukala ve adi bir çalışan daha var orada. Hesaplar mecburen ona ödeniyor. Ve adi herif cebine para atıyor. Ne yazık ki bunu dün fark ettim. Kızlarda bugün anladı sayemde. İnsanın elinde kanıt olmayınca adamın yeniden atağa geçmesini bekler ya, adi herif anladı mı ne yaptı tık yok. Kız dayanışmasıyla halledeceğiz bunu.

Gündemden kısa kesintiler yazısı oldu ya devam edeyim.
Ben sese çok önem veririm. Kendi sesim hakkında tam bir şey söyleyemiyor olsamda hoşa giden bir sesim olduğunu iddia edebilirim. Fakat B! O nasıl bir ses ya?! Kalın desem değil tiz desem değil. Gelip gidiyor. O ses bana battı ya o gün vaz geçtim. Aşki'm biraz zaman ver,ergenlik daha dediyse de cuk yapamadım. Zira duydukça ya kopasım gelir ya sinirden ağlarım ben.

Bugün itiraf günüydü. Hayatımda daha önce hiç kimseyle paylaşmadığım gerçeklerimi paylaştım Aşki'mle. Huzursuzdum. Duygusaldım. Ağlaktım. Oysa anlayışlı ve şoktaydı. Ayrıca üzüldüğünü görünce gülümsedim ve içtenlikle "İyiyim."dedim. Bu bizi biraz daha yakınlaştırdı. Yavaş yavaş güçlü bağlar kuruyoruz. Usul usul ama kuvvetli....

Haftasonu son kez sınava gireceğim. Üniversite hakkında son aylarda kesin bir kararım vardı gelin görün ki şu birincilik tüm dengemi bozdu. Şimdi daha iyi bir üni düşünüyor hayallerimi tekrar terk ediyorum. Elveda B.N.

Öpüyorum lan hepinizi.
Duygusalım bugün hadi iyisiniz sıpalar =)

21 Haziran 2010 Pazartesi


Uzun bir aradan sonra yeniden buralardayım =)

Sınavdı,dershaneydi derken pek fazla vakit harcayamadım burada. Ama an itibariyle tüm stresimi atmış ve ferahlamış bulunmaktayım. Son sınavda bitince ertesi günü geceye katacağız zaten. Bu yüzden rahatım =)


Gelelim burun hücrelerime eşyalarını toplayıp terk-i diyar yapmasına neden olan olaya...Tekin Acar zaten tapılası derecede harika bir mekan bana göre. -Bazı parfümleri artık satmasa da- Bugün en az 20 parfüm denedik ve kendimizden geçtik. Ne yazık ki bazıları gerçekten kötü kelimesinin hakkını verecek cinstendi. Bir yazıda okuduğum tavsiye üzerine koşup bir parfüm denedim ki lanetler yağdırarak bir başkasına geçtim hemen.

Gerçekten ten dediğimiz olay çok farklı. Bugün aldığım parfüm Aşki'mde çok daha kalıcıyken bende daha sonradan belli etti kendini. Fakat harika kokuyordu. Ben öyle çuha çiçeğinin özleri rüzgarla dans ederken yağmur çiselemesi eşliğinde gibi garip cümlelerle anlatamam arkadaşım. Parfüm ya iyidir ya kötü. Ya sana gider ya gitmez. Bu kadar.


Bir de marka takıntısı var bazılarında. En güzel örneği DKNY Love From New York parfümü bize gösteriyor. Ben bugün gördüğüm kadarıyla DKNY'a yakıştıramadım. Gerçekten hiç hoş değildi. Evet tasarım ve reklam harika fakat o ne arkadaşım? O nasıl bir koku? Eminim hoşuna gidenler olmuştur. En azından DKNY adı olduğu için birçok kişi alacaktır. Eh, onlarada parayı götürmek kalıyor. =)


Gelelim testerlara, bugün denediklerimden en çok hoşuma giden Armani Emporio. İlk başta sabunumsu bir koku gelsede gerçekten ferah ve çok tatlı bir kokusu var bana göre. En azından gidin bir koklyın derim. Tasarım olarak da şık ve sade.


J.Lo parfümlerine de Aşki'm el attı. Sun Kissed'i çok şekerli bulduk. Çiçek kokularına karşı tuhaf bir tutumum vardır zaten. Fakat dış görünüşü nasılsa içide öyle diyebileceğim bir parfüm Sun Kissed. Dışı bana egzotik meyveleri aımsatıyor ve sırf alıp bakmak için bile ödeyebilirm. Ha şunu da ekleyeyim feci bir indirim var J.Lo parfümlerinde. Live Aşki'nin çok hoşuna gitmemiş olsa da bence orta derecede bir parfüm. Deseo, şişesi bana hoş bir anımı hatırlatsa da kokusu bunu bozmaya yetti. Gerçekten çok çok hoş bir şey bekliyordum fakat bana göre vasattı.


JOAQUIN CORTES'în bayan parfümünü ise ilk kez duydum. İlk kez bana parfüm konusunda yardımcı olan bayana danışmadan kendi kendime gidip bu parfümü aldım. Sanırım aşırı derecede ucuz olmasından güç aldım. Saygıdeğer ablam, valla bak senin tavsiyelerin çok değerli =) hayatımın parfümlerini kim tavsiye etti bana o kadar =) Tenime uygun parfümleri kim seçti =) Kim bana aldığı eğitimle parfüm kullanmanın doğru yollarını ve püf noktalarını öğretti =) Bugün ölmüş hücreleriyle burnum ve vicdanım biraz ihanet etmiş gibi hissetsede sen bana kızamazsın ve beni hep küçük şımarık kız gibi görürsün bilirim =)


Saygılar sevgiler.


Edit:Armani bence denenmeli.

Edit 2:El atmışken DKNY yeni tasarımıni elma şekerinden almış ona da değinip kaçayım. Elma şekerlerine bayılırım!

Edit 3: Dansçı JOAQUIN CORTES'in bu parfümle bir alakası var mıdır bilmem fakat adamın kendine has bir çekiciliği var. -her ne kadar kara kaş kara göz ilgimi çekmese de-

Edit bilmem kaç: Tekin acar kartı olan arkadaşlar her alışverişinde puan topluyor. Bunu unutmayalım =)


Son olarak dansçı JOAQUIN CORTES.... Atı bana bırakın yeter, dansçıyla mutluluklar dilerim =)



15 Haziran 2010 Salı

"Herkes yalnızdır bir yerde ve o yerde kendini bulabilirsen yaşıyorsun demektir."

By Me =)

14 Haziran 2010 Pazartesi

Help, I have done it again
yardım et, yine yaptım
I have been here many times before
çok kez geçmiştim buradan
Hurt myself again today
bugün yaraladım yine kendimi
And, the worst part is there's noone else to blame
ve işin kötüsü kimse yok suçlanacak

Be my friend
dostum ol
Hold me, wrap me up
bırakma, sar beni
Unfold me
aç beni
I am small
küçüğüm
I'm needy
muhtacım
Warm me up
ısıt beni
And breathe me
ve teneffüs et beni (*hayat ver bana)

Ouch I have lost myself again
ah, yine kaybettim kendimi
Lost myself and I am nowhere to be found,
kayboldum ve bulunmayacak bir yerdeyim
Yeah I think that I might break
evet bence ara vermeliyim
I've lost myself again and I feel unsafe
yine kaybettim kendimi ve tehlikede hissediyorum

Be my friend
dostum ol
Hold me, wrap me up
bırakma, sar beni
Unfold me
aç beni
I am small
küçüğüm
I'm needy
muhtacım
Warm me up
ısıt beni
And breathe me
ve teneffüs et beni (*hayat ver bana)

Be my friend
dostum ol
Hold me, wrap me up
bırakma, sar beni
Unfold me
aç beni
I am small
küçüğüm
I'm needy
muhtacım
Warm me up
ısıt beni
And breathe me
ve teneffüs et beni (hayat ver bana)


Sia- Breath Me
Birinci oldu mu her şey ayrı bir güzel olacak sanıyorsun değil mi? Havaifişekler,tebrikler,plaketler,göğüse asılan o "birinci"yazısı falan.
N*h öyle!
Yapılan konuşmalardan 10/8'i aynen şu doğrultuda ilerliyor.
1.adım: İnanamama (Bazılarında bu kabullenememe olarak değişiklik gösterebilir)
"Ayyy inanmıyorum!"
2.adım:Geleceğe yönelik ilk planlar
"Canım benim! Bunu kutlamalıyız!"
3.adım: Gurur evresi
"Nasıl gurur duydum anlatamam"
4.adım: Ödüllere göz atma
"Kafam kadar altın verdiler valla!"
5.adım: Foto -varsa video-lara göz atma
"Ay çok güzeliz. Ben bunda şişman mı çıkmışım?"
6.adım: Herkese anlatma. Carcar yırtınma
"Birinciiiii olduuu!!!Kime diyorum ya!?"
7.adım: Hayal kurma
"Valla ben o getirdiği puanla nerelere giderdim..."
8.adım: O getirdiği puanı merak etme.
"Kaç puan getiriyor?"
9.adım:Yavaş yavaş birinciyi sıkıştırma
"Nereyi yazacaksın? Bak iyi bir yer seç.Seneye aynı şansın kalmayacak."
10.adım: Birinciyi çileden çıkarma. Üstüne yük bindirme. Strese sokma.
"Oraya babamda girer!" "*** üniversitesine gideceksin!" "Nereyi istediğin değil nerenin adı geçeceği önemli!"

Son adımda birincimiz çileden çıkar hoca-aile-arkadaş üçlüsüne bir güzel kayar.

Ulan o kadar emeğim var. Çalışıp bir yerlere gelmişim. Hem de herkesin bu sene yaydın k*çı yatıyorsun demesine rağmen! Bırakın lan! Benim hayallerim var! Ne istediğimi biliyorum! Dünyanın hiç bir yerinde yok bu kişinin isteklerine önem verme. Hadi lan ordan senin ailen vs veriyormuş! yeme lan beni. Bilmiyoruz sanki.
İş buldum şimdiden. Ama yooook olur mu hiç güzel abicim? Neymiş o istediğimi birden elde edemezmişim! Sana ne lan sana ne! Benim tanıdıktı cartı curttu buldum istediğim işi! Girerim de çalışırım da. Sen ilk seferinde başarılı olamadın diye ne bu hırs öfke kıskançlık?!!! Neymiş puanım iyiymiş zaten. Ulan hangi puan? Daha sınavlar bitmeden beni mezun ettiler birde işe soktular! Hayır bunu yapan ailem olsa falan tamam. Vericem ayarı da yok ulan yok! Herkes mi böyle olur?

Her neyse aklımda birkaç kaçış yolu var. Şşşşttt! Sus bak sessiz ol yerimizi bulacaklar! -bkz:nil.-

Neyse öptüm kaçtım koştum uçtum!


Ps:Gerçek bir Ryan istedim. "Hadi len ordan!"cevabını aldım. Hediye ayağına alacağız hadi hayırlısı. Tanrım sen herkesi anne gazabından koru!!!! -Amin demeden çıkma 10 kişiye de okut bunu .kop-

13 Haziran 2010 Pazar

Kurucu falan dedik ya son günlerde beni evlendirme gibi bir merak sardı insanları. Herkes şu üniversite bitsin seni alacağız diyor. Pardon ne alıyorsunuz? Üç kilo domates miyim ben?!
M'nin abisi başladı bu seferde. Hoş aile yakınlarının bu olayına alıştım artık. Bir kişiyle sadece arkadaş kalmak niye bu kadar zor ki? Abi o benim arkadaşım sende akrabasısın!Bitti bu kadar.
Kız da tutturdu akraba olacağız diye. Gülüp geçiyorum. Geçende biri kuzenini öne sürdü. De get dedim bu sefer açık açık. Artık öğğk diyeceğim. O olmazsa bu olsun var bir de. O daha komik bir durum.
-Bak beğenmediysen bu da olur.
-Cuk. Sıradaki!

Yakında böyle bir konuşma gerçekleşecek ondan korkuyorum. Bay A. da adam olmuş. Tırsıyorum. Burayı mı okuyorsun len? Doğru söyle! Gitmiş giyinmesine özenmiş daha bir düzgün odun olup gelmiş karşıma. Birinciliğimi tebrik etmeye mi niyetliydin bilmiyorum fakat ben o sırada bir erkekten bahsediyordum =) Valla sırf cesaretini kırmak içindi. Ayrıca o bahsettiğim varya ben kimseyi onun kdar çok sevemedim. O benim için çok özel. Yeri ayrı. Her neyse.
Sonuç olarak kariyeri olan fakat bekar biri olarak öleceğim.
Saygılar
Sevgiler
Kaçtım :-*
Dün tuhaf bir heyecanla gittim M'yi aldım. Kuaför falan tam bir kaostu onu geçiyorum. Zaten kuaförleri pek sevmem. -Bilinçaltı- Saçlar mükemmel,makyaj tam ayarında,kıyafet deseniz iş kadını gibi ama daha seksi. Ayakta hiç sevmediğim babetler. -yürüyemiyorum düz ayakkabıyla!- Gittik cübbemi buldum giydim falan. Dışarıda kimse yoktu çıktım tören alanına. Anam! İlk ben bozdum sürprizi! Velilere sürpriz olacakmış. Hocaya da artık seneye dedim. =) İşte hocamla konuşmamı tekrar ettik. -tek ing. konuşma benimdi- Sonra adımı çakacağım kütük ve meşaleler gösterildi falan. Gittim sınfıımla foto falan çektirdik. Videolar fotolar falan kafa bir duman oldu. Sıraya girdik falan işte gittik oturduk vs vs Bir adam -vakıf kurucusuymuş sonradan öğrendim- konuştu da konuştu. İşte 58 yıldır öğretmenmiş yağmur yağmasın dedim yağmadı yukarıdakiyle aram iyidir falan. Tam kafa! Nasıl gülüyoruz adam konuştukça. İşte sırayla ödüller veriliyor.
-Ki söylemeden geçemeyeceğim Be arkadaşım sen ne diye bir haftadır herkese ben birinciyim dersin ki?! Sonra da böyle törene katılamazsın işte!-
Bana ödülümü bu verdi. Nasıl tatlı bir amca anlatamam. İşte ayaküstü babamlarla sohbet ediyor falan. En son altınımı verecek baktı sırıttı. "Düğünede takacağız."dedi. Tabi bu saftirik ben anlamadım bakıyorum bön bön. Adam güldü annem inş. okusunlarda bi falan dedi geçtik.
İngilizce metni okuyuşum çok beğenildi. Abimin yanındaki gençler beni yabancı zannetmiş düşünün! .kop Ben bile bu kadar iyi beklemiyordum. Harikaydı. Aklımdakinden kat ve kat güzel bi kep töreni oldu. Havaifişekler falan atıldı en son. Tüm sevdiklerim oradaydı. Harika bir geceydi. Ve ben hala kendime gelemedim. Amma yorulmuşum yahu! =)

12 Haziran 2010 Cumartesi

Ryan'a merhaba deyin! =)
Az önce gelen bir telefon...
Lane olsun!!
Dün mezuniyetinde bulunduğum M. dershaneye birinci olduğumu yaymış. Hoca beyler falan bu akşam topluca bize çay içmeye gelecek. Aman ne çayı. Kep törenime gelecek! Valla yusuf yusuf oldum. Kendimide bi halt zannetmeye başlıyorum şımartıldıkça XD
Yanı başımda duran Distinguished Guest... diye başlayan yazıyı yırtığ atasım okulu meşale yerine yakasım var.
Nasıl okul anlamadım ki :D Birinci olan öğrenci bile yakmak istiyor XD
Dün geceyi ve bu geceyi sağ kalırsam yarın anlatmayı umuyorum
Öpüldünüz.

11 Haziran 2010 Cuma

Bana şans dile blog.
Yarın en az 1200 kişi karşısında ingilize konuşma yapacağım. :çipilçipilbakanifade
Küçükken deniz kenarında bulunan renkli taşları toplardım.Her biri ayrı değerli olurdu. Taşlar benim küçük hazinemdi. Eve hepsini götürmem imkansızdı. Bu yüzden bazılarını elerdim. Bazen en sevdiklerimi bırakırdım soğuk taşların yanında. Eve giden yolda onları kaybetmektense ait oldukları yerde kalmalarını tercih ederdim. Mutlu oldukları yerde...…
*İstediğimiz hayatları yaşayabilsek istiyorum
*Yazı yeteneğimi başka bir yetenekle değiştirebilmeyi istiyorum
*Kendimi heba edeceğim şeyler yazmamak istiyorum
*Buna rağmen durmayan kalemime söz geçirebilmek istiyorum
*Eskiden her şeyin güzel olduğu o dönemlerde yaşayabilmek istiyorum
*Rüyamın gerçeklerini fark etmediğim o zamana dönmek istiyorum
*Güzel sonların da yaşanabilmesini istiyorum
*Zaman denilen zırvalığın ciddiyetini hissetmemek istiyorum
*Akşam rahat ve özgüveni tam biri olmak istiyorum
*Yarınki konuşmamı düzgünce yapabilmek istiyorum
*Dört yıllık bir inat ve başarının daha çok hissedilebilmesini istiyorum
*Daha çok başarı istiyorum
*Daha çok sevgi istiyorum
*Daha çok huzur istiyorum
...
Çok şey istiyorum

9 Haziran 2010 Çarşamba

İtiraf edecektim...Ne edeceğimi unuttum iyi mi???
Biliyor musun, her açıdan tuhaf bir gün geçirdim. Şu A. varya aptalın teki. En saf en salak kişi bile bugün yaptığından dolayı ona küfretti. Hemde öyle böyle değil. Sanırım yeni bir sapığım var. Ne diyeyim vatana millete hayırlı uğurlu olsun. Geçen gün uzun zamandır konuşmadığım bir arkadaşla konuştuk. Yavaş yavaş ısınıyoruz yeniden. Ya da en azından ben. "Artık koruyucun yok."dedi. Düşündüm, haklı artık "o" yok. Ama yanıldığı nokta koruyucum var. Hatta o kadar çoklar ki bugün beni gülümsettiler. Öncelikle M. -hayatım,böceğim,herşeyim- öyle bir savunmaya geçti ki olayın orta yerinde gülme krizine girdim. Sonra K. -yumuşak ğ'li olan- o da öyleydi. Gerçekten hoşuma gitti tüm bu olanlar.


Fakat beni üzen şey Kara M.'nin bana dediği şeydi. "Sen de ona aşıksın"dedi. Be adam sen dua et o aramızdaki yaş farkına saygıma herbir şeyime. Hoş yinede "Ya bi gidin. İşiniz mi yok?"dedim. Neymiş ara sınıflardan biri benim BEYİME asılıyormuş. Ulan söz hediye paketi yapıp vermezsem adam değilim!! Allah'ım ne midesizler var!


Al kızım al diye haykırasım geldi. Hayır çocuk beni görünce ya duvara tosluyor ya penreden sarkıyor. Şöyle adam gibi çarpsa da beyin travmasından hık hık diye gitse. Olmadı pencereden düşüp komaya da girebilir. Bu benim oğlum olsa babasına bırakıp kaçardım. Ben böyle şey görmedim be arkadaşım!


Bugün konuştuk da arkadaşla. "Okuyorsa s*çtın."dedi. "O" okuyorsa zaten amacıma ulaştım demektir. Evet ben harika bir insanım ve evet bir haftada en az 4 kişi çıkıyor fakat şimdiye kadar -bir süredir- kimseyle adam akılı çıkmadım. Aha! Büyük itiraf!


B vardı ya bir de E hani. E'de Kellan Lutz'un yandan yemişi. Hayalimdeki erkek tipi. Adı gibi zaten. Duruşu masum fakat konuştuğu an hazır ola geçesi geliyor insanın. Adam gibi adam zaten. Ayrıca beni kaldırabilecek biri değil A. E olsa neyse. Nedenmiş o küçük hanım diyorsun değil mi? Yok yok küfür etme hemen bana =) Evet ayran gönüllüyüm ama hiç merak ettin mi bu gönül en çok neye üzülür neye deli gibi çarpar?
Bir düşün derim.
Beni böylesine saçmalatan
Beni böylesine yaban ellere atan
Beni böylesine yakıp kavuran neymiş diye.
Aşkkolik oldum senin yüzünden
Şikayetim beni az görüşünden
Sen ne biçim bir şeysin böyle
Uzaydan mı geldin doğru söyle
Ben ne biçim vuruldum böyle
Senkolik oldum ilk gülüşünde
Hikayenin sonu mutlu bende
Sen ne biçim bir şeysin böyle
Masaldan mı geldin doğru söyle
Ben ne güzel vuruldum böyle
Sen bir başkasın bazı şeylerin cevabısın
Yazılmamış duyulmamış şarkılarımsın
Sen bir başkasın bazı şeylerin anahtarısın
İç dünyamın başkenti son durağımsın
Dertkolik oldum senin yüzünden
Şikayetim seni az görüşümden
Gelmeliyim her çağırdığında
Susmalıyım haklı olsam da
Peki ben neden böyle oldum
Sen bir başkasın bazı şeylerin cevabısın
Yazılmamış duyulmamış şarkılarımsın
Sen bir başkasın bazı şeylerin anahtarısın
İç dünyamın başkenti son durağımsın
Sen bir başkasın bazı şeylerin cevabısın
Çalınmamış kırılmamış umutlarımsın
Aşkkolik oldum senin yüzünden
Senin yüzünden
Senin yüzünden

Yüzüme gözüme bulaştırdım her şeyi yokluğunda.
Taşıyamıyorum bu maskeyi artık.
Ben seni öyle çok seviyorum ki en çok bu sevgim düşman sana.
Seni bulsa bir kaşık su da boğacak bak valla
O yüzden hiç geri dönme. Dönmeyelim.
Ben böyle hayaline aşık yaşayayım bir süre.
Belki geçer.
Aha! Az önce birine daha anlattım bak sende dinle -oku ne halt ediyorsan artık-
"Şansız bence.Birincisi bu aşk öyle bir aşkı asla bir araya gelemeyiz.Kendi ilkelerimden vazgeçecek değilim.Yaşandı bitti.İkinci şans yoktur bende.Bak bunda çok ciddiyim.Gelir konuşur gider bu böyledir."
=) ELVEDA
ps:Kenan doğulu'ya teşekkürler Şarkı için =) =)

8 Haziran 2010 Salı

Sıcak Haber

1-Başka bir şey istesem olacakmış. İşlerim iptal oldu.
2-Ameliyatı bitmiş dinlenmesi için odaya almışlar. Telefonda bekliyorum.
3-Hafif bir kahvaltı ile korku filmi izlemeye karar verdim. Hiç yoktan aklımı meşgul edebileyim.
4-Akşam beni aramayın ulaşamazsınız. Maneviyata önem vereceğiz.

7 Haziran 2010 Pazartesi

Bugün yorucu bir gün olacak. Her açıdan. Uçacağım kaçacağım ders verip alacağım arada da çalışacağım. Eve gelince de rahatlama yok. En kötüsü ne biliyor musun davetsiz misafirim? Tüm bunları yaparken biri için endişeleneceğim ve yanında olmak isteyeceğim. Sonra akşam farklı biri olacağım. Daha mutlu daha tatlı etrafına gülücükler saçan. Birincisi onu neşelendirmem lazım. Öyle ki unutsun tüm acısı. Gülümsesin. Sonra hediye de almam lazım ona. Yüzüne yeniden hayat gelsin diye. Şu saatlerde korkusunun yerini acıya bıraktı. Belki de baygındır.
Her şey bitiyor değil mi?
Her acı bir yerde son buluyor. Tüm zorluklar öyle ya da böyle aşılıyor. Bunları fark edince önümdeki senelerden korkmuyorum. Ben ölüm kararı almış biriyim. Hala da vazgeçmiş değilim.

-Şimdi anladım!!! Korktuğu kendisi değil bendim!!!-

Etrafımdakilere kötü etki bırakıyorum. Fakat elimden geleni yapıyorum. Sonuçta ölüm her yerde. Belki de daha erken.
Her neyse gelelim bu her şeyimi borçlu olduğum insana. Eminim çok iyi olacak. İstediği o küçücük mutluluğa kavuşacak. Hayatındaki sorunları gerekirse kendi ellerimle boğacağım.
İyi olacaksın herbir şeyim =)
İnsan uzun zaman iyileşmeyi bekleyince iyileştiğine inanamıyor. Bir tuhaf oluyorum bir kaç gündür. Düşünüyorum da uzun zamandır kafa yormamışım bu konu hakkında. Diyecek söz bile bulamıyorum ki ben =) Bitti gitti bu kadar basit aslında.
Sanırım şunu duysan çok daha kahrolurdun; Ben sana üzülmedim ki o kadar zaman. Hatta sen en kolayıydın benim için. Diğeri varya hani yansıman olan =) Evet saçma farkındayım ama sevgi denilemez ki buna. Kim kazadı merak ediyorum da. Sanıyorsun ki ruhunu kaplayan o korkunç karanlığı bunlarla alt edebilirsin. İnkar yöntemini kullanıyorsun. Yansıtıyorsun. Ve kendini bile aldatamıyorsun. Evet etrafındaki salaklar buna inanacak kadar kör. Peki ya sen? =)
Neden gülüyorum biliyor musun? Gülüyorum çünkü eskiden sana üzülürdüm. Şimdi o bile yok. Ölüm diye buna derim ben.
Yakında cenazen var bekleriz =)

6 Haziran 2010 Pazar

Bana yine doktor yolu gözüktü....

Doktor deyince tüyleri diken diken oluyor. Köşeye sıkışmış vahşi bir hayvan gibi davranmaya başlıyorum. Feci korkuyorum. Bir yanım gitmezsin diyor diyer yanım a salak bir yıldır seni kandırıp kandırıp götürmüyorlar mı diyor. İkinci konuşan var ya harbi sinir ediyor beni. Yeteeer diye çığlık atasım geliyor. Vurun kurtulayım diyesim var ben gelemem öyle zart doktora zurt doktora olayına. Bacağım ağrısın kesin derim. Eee bekara eş boşamak kolay.
Yine de kendimi kaybediyorum be arkadaşım. Hastanelere girdiğim an korkutucu bir şey oluyorum. Öyle ki yeğenimin doğumuna en geç gidenlerden biriyim. Yok ben istdim istedim de ailem içeri almadı. Neymiş coşuyormuşum. Bebek be dedim en kötü ne olabilir ki?
İçeri girince anlıyor insan. O doğumhanenin yakınından geç bir bakalım. Hele içeride birde doğm varsa! Kadının çığlıkları bitmedi be arkadaşım. Psikolojik savaş gibiydi. Biran önce orayı terk etmek için acil çıkışlar aradım durdum. Afakanlar bastı dayanamadım. Kendim doğurursam ne halt ederim hiç bilmiyorum. Heralde can kaygısı halledilir bir şekilde.
Bu hafta iki doktor ziyareti olacak ikisi de birbirinden beter. Biri büyük diğeri kanlı manlı. ayrıca geri sayıma bakıyorumda...Az kaldı. Birisi benimle dalga geçiyor gibi geliyor bazen.
Birkaç yıl önce okul bahçesinde yere yığılan biriydim. Kansızlık almış başını gidiyormuş. Tedavi ilaç yeme alışkanlığı derken şimdi kessen kan fışkırır =)
Tabi başka şeyler çıkmadı denemez. Mesela size bahsettiğim iki rahatsızlık. Birinde karar vermem gerekiyordu ya hani ya güçsüz ama güzel ya güçlü ama şişko olmak. Maneviyata o kadar önem vermiyormuşum demek ki güzelliği seçtim. Ya da zayıflık diyelim. Her neyse. Sonuçta asla istediğim işi yapamayacağım. Ben hayalime veda edeli çok oldu. Yeni hayallerin peşinden koşuyorum.
İkinci konu ise çok daha berbat. Onun kararını daha önceden verdim. Fakat diyorum bir şerefsizlik olurda devam edersem...İşte o zaman s*çtık!

Her neyse. Her kim okuyorsa sizi bu salak kızın sorunlarıyla sıkıyorum =)
Eh bazılarıda takip edip geçip karşıma soruyor. Hadi len. Ben paylaşmak istesem gelir konuşurum. Buraya yazma nedenim konuşamıyor olması. Bencillik işte daha ne deşiyorsun =)
Dün öğleden sonra çok saf ve bir o kadar da iyi bir erkek arkadaşımız arabasıyla gözlerimizin önünde kaza yaptı.
Çok ciddi değildi allahtan. Biraz göçertti koskoca BMW'yi o kadar =) Bugünde hadi kahvaltıya gidelim dedi. Herkes çekiniyor arabasına binmeye ben malı koşa koşa gidiyorum. Nedeni de şu; ben hızı severim.
Bu tabi yedisinde neyse yetmişinde de o. Basıyorda basıyor. Altındaki de boru değil resmen uçuyoruz. Ulan dün güm diye geçirdi bu bugün abuk sabuk yerlerde hız yapıyor ben mutluyum! Yok abi bende ölümüne susamak denilen olay var. Bugün bunu anladım mesela.
Yan masada oturan angut, kankacığıma biricik Aşki'me at gibi bakıyor. Adeta gözleriyle yedi hayvan. Benim sağım solum belli olmaz arkadaşım. Bu yüzden kendimi durduramadım "Ne bakıyorsun?"dedim ellerimi sıka sıka. Yüzsüz sırıttı dişlerini göstere göstere hala bakıyor. Bu hız manyağı K. da öfkelendi. Masada da bir ben bir K erkek sanki. -Bu arada dişiyim fakat bu konularda susmam mal ya da seks objesi değiliz!- Bu yumruğunu masaya vurdu ben susturdum K git arabayı şuraya çek tehlikeli yere park etmişsin dedim. Bu kalktı ben adama baka baka giydiriyorum. Dinliyor bu da. Angut mu demedim annesinin hatrını mı sormadım o derece. kalkalım diyorum yok. Adam zaten neredeyse yanımızda. Neyse dedik beni tutuyorlar K geldi arabalardan konuşmaya başladık. -Yeap arabalar ilgi alanımda- Biraz sakinleştim falan. Sonra da kalktık zaten. Arabaya gidiyoruz bizim tayfa yan çizdi ben binmem o arabaya diyen diyene. Ulan iki dakikalık mesafede çock iki gaza bastı diye yapmadıkları kalmadı. Ben biniyorum dedim geçtim arabaya kankiciğim Aşki'm koştu geldi yanıma bindik derse gidiyoruz. Sağanak başlamasın mı? İşte o zaman yusuf yusuf oldum. Çocuk cidden deli kullanıyor ve yağmurlu havaların tehlikesini bilirim. Allahtan bu da biliyor çıktı da yavaş gitti sayılır =)
Sadece derse giremedik arabada mahsur kaldık yağmurdan dolayı.

Şimdi şunu fark ettim de ben arabama kavuşunca s*çtım. Yahız yolunda hık hık diye giderim ya millete dalaşırken.

Yeniden diyorum tekrar karşıma çık sırıt kırmızı surat!

ps: birkaç kez trafik kazası geçirmişimdir. En kötüsü hala aklımda fakat insan hız manyağı olmaya görsün. Etrafındakilere söver kendi basar valla =)

4 Haziran 2010 Cuma

üst üste eskiden gittiğimiz bir mekanda hiç hoş olmayan olaylar yaşandı. İlkinde beni çok saf gören ya da kendini çakal zanneden bir çalışan telefonumu yürütmeye çalıştı. Be arkadaşım arkamı döndüm diye telefonumu hemen çekmeceye atmak akıl mı? Ben salak gibi arkamı dönüp giddecek miyim? Çantam baya kalabalık akılda bir karış havada hadi telefonu sana bağışlayayım mı diyeceğim? Hadi ordan! Bir de üste çıkıyor daha. Ben verdim telefonu size diye. Baya ısrar etti fakat müdürünü çağırınca çekmeceden çıktı. Şikayetçi olmadım dediğim gibi tanıdık mekan ayrıca onun hakkından geldiler.

Bir diğer olaya gelince. Sanırım en sinir bozucu olan bu. Arkadaşlarla yemek yemişiz eğlenmişiz keyifler yerinde. Dedik bir Türk Kahvesi içelim. Geçtik oturduk bir çok yere bağı olan bir mekana. Kahveler geldi falan. Gayet hoş ortam gülüyoruz eğleniyoruz. Birden arkadaşın biri bizi uyardı. Adam bizi kesiyor diye. Neyse dedik. O kadar çoklar ki bu tipler artık ileri gidilmedikçe neyse diyor davranışlarımızı kontrol altına alıyoruz. Ama bu seferki sadece kendi gözleri ile yetinmedi. Aldı eline kamerasını -evet el kamerası- başladı çekmeye. Neyse ki görüntülerde ben yokum. Bizden sadece bir kızı doyasıya çekmiş. Benim ve kankimin sırtı dönüktü adama. Anında bir ağabeyimizi çağırdık. Aslında bana kalsa gider müdürüyle konuşur hallederdik olmadı ağabeyimize haber verirdik. Neyse kız çağırdı adamı adam konuştu. Mazeret şu: Öylesne çekiyoruz abi. Her yer var bak.

Baktık haklı her yer ve bizim kız var. Neyse görüntü silindi adamlar uyarıldı bizimde son gidişimiz ilan edildi.

Ağabeyimiz -saygıda kusur yok vurur valla- ders çıkışında geldi hepimizi kontrol etti. Bizim bir etkimiz var mı diye. Etki dediysek oturuş konuşma falan değil. Kıyafet. Ve evet büyük ihtimalle ben geçemedim. Nedeni ise çok komik. Elbise giyiyor olmam kısacık şortlardan daracık taytlardan daha dikkat çekici. Hayır elbise dediğimiz şey de kısacık değil ki. Uzun tiril tiril yazlık elbiselerden. Rengi çok dikkat çekici kan kırmızısı hadi bugünü anlarımda dünkü? Mavi-kahverengi bir elbise. Her neyse sosyolog değilim. Bugün çözemeyecek kadar da bitkinim.
Hepinize iyi günler. ya da geceler. akşamlar. vs vs vs.

-sistem hatası-