13 Nisan 2010 Salı

Son zamanlarda gerçekleşen olaylar hayat hakkında daha fazla düşünmeme neden oldu.
Pazar günü sınavım vardı.
Büyük bir şehirde yaşıyorum.
Bir sürü üniversite var.
Girdiğim üniversitede bir sürü sınıf var.
Ve o sınıflardan birinde bir sürü sıra var.
3 ve 7...
3 benim girdiğim sıra numarası ve 7 ise...
Bundan 4 yıl önce iyi arkadaşlarımdan biriyle son kez görüşmüştük.
Ve 4 yıl sonra sınavdan yarım saat önce arka sırama oturdu.
Yarım saat kadar konuştuk ve heyecandan eser kalmadı.
İkimizda bu hoş tesadüften(!) çok memnunduk.
Peki bu bir tesadüf mü?
Dün pazar günü olan sınav saatinde birden fenalaştım.
Nefes alamıyor hareket edemiyodum.
Canım delicesine yanıyordu.
Eğer birkaç saat önce olsaydı geleceğimi etkileyen bir sınavda mahvolacaktım.
Dün acilen okuldan çıktım.
Akşama kadar ateşim düşürülemedi.
Sabah çok daha iyiydim.
Şimdi ise burada olabilecek kadar iyiyim.
Peki hastalığın bu saatlerde gerçekleşmesi tesadüf mü?
Bunun ne olduğu hakkında bir fikrim yok.
Kim bilir belki benim bir koruyucu meleğim vardır.
Ya da birisi bir yerde tüm bu düzenlemeleri yapıyor ve arkasına yaslanıp izliyordur.
Her neyse bu ona büyük bir teşekkür borçluyum.
Hala hayattayım.