27 Nisan 2010 Salı

Hayatımdaki en önemli kişiyi kaybediyorum...
Öyle basit bir kaybediş değil bu.

Birkaç gündür doktora gittiğini öğrendim bugün. Nedenini sordum kavga ettik.
Sonadan açıkladı bana. İkimizdede olan bir hastalık var. Demiştim daha önce seçim yapmam gerekiyor diye. O tedavi yolunu seçti. İyileşmişti. Fakat yineledi. Bu beni korkutuyor. Çünkü bana durmadan aramızdaki yaş farkından bahsediyor.
Benim şansım varmış ama onun için öyle bir şey zormuş. Kalbinin sorun yarattığını söyledi. İyileşebilir. Eğer isterse yapabilir. Ama o çoktan kararını vermiş. Sakin kalmayı kendini pembe yalanlarla kandırmayı tercih etmiyor. Kötüyü görüyor. Karanlık taraflarla etrafını sarıyor.
Öyle ki ona ulaşmama bile izin vermiyor bazen.
Canım yanıyor.
O benim her şeyim. Beni en çok ağlatan kişi o. Hayatta sevmeyi öğrendiğim ilk insan. Onun düşünceleri o kadar değerli ki benim için. Rol modeli olarak aldığım kişi o. O benim babam.

Giderse giderim.
Tedaviymiş kendini kandırmaymış umurumda olmaz.
Bunu yapamam.
Tuzlu gözyaşları canımı daha çok yakıyor.
Ben daha çok öfkeden ağlarım. Canım yandığı için çok ağlamamışımdır.
Tanrım. Kimseye anlatamıyorum. Söyleyebileceğim bir şey değil.
Kayıp gidişini görmek çaresiz kalmak çok ağır.
O ise çok öfkeli.
Babaannemi sevmem o da beni sevmez. Ama bugün bana söyleyen o oldu. Babamı ikna edebilecek tek kişi benmişim. Yapmama izin vermiyor ki!

Tanrım bana yardım et dayanamıyorum.
Ben daha çok küçüğüm. Ona ihtiyacım var.