12 Kasım 2010 Cuma

Güzel bir gün ha?

İki gün önceydi sanırım; en değer verdiğim arkadaşım artık bana bu şehirde kalmak istemediğini söylemişti. Okulunu, hayatını tamamen değiştirecekti. Önüne çıkan en ufak bir aksilikte yılmıştı. Yardım etmek istedim fakat bazen nasıl edeceğimi bilemiyorum. Derslerinde afallıyordu. Anlamıyor anlarsa bile bunu kağıda dökemiyordu. Bilmiyorum ben hep iyiydim derslerde. Belki yetenek belki değil. Bugün onun nefret ettiği kitapçıya girdik. İlk başta öylesine bir tur atacaktım, bilirsiniz ben kitap kurduyum. Birden karşıma orijinal dilde harika bir kitap çıktı. Benim elimi attığımı gören arkadaşım gaza geldi gitti o da birkaç kitap aldı. İlk kez beraber kitap alıp, rafları inceleyip rahat koltuklarda oturup kitap kriterleri yapmayı tattık.
Ardından çocukluk arkadaşımla karşılaştım. Hani şu sırrımı bilen tek insan. En zor anlarım da yanımda olan, o gece ağlamaktan bitap düşmüş küçük bir kız çocuğuna yardım eden o kız. Yokmuşum gibi davrandı. Günün kötü olaylarından ilkiydi onunla karşılaşmamız. Tam yeni saçlarına bayıldığımı söyleyecekken arkadaşıma döndü ve konuşmaya başladı. Hiç kendimi o kadar kötü hissettiğimi hatırlamıyorum. Yok, mutlaka hissetmişimdir.
Sonra birkaç ay önce beğendiğim bir kolye vardı. Bilirsiniz küçük -tamam o kadar tanınan bir yere küçük denmez- bir gümüşçüye girersiniz ve kolyelere bakmaya başlarsınız. Kadın birden aylar önce beğendiğiniz fakat hiç bir yerde bulamadığınız o kolyeyi önerir. Yüzünüzde küçük bir tebessümle kolyeyi parmaklarınızda dolaytırırsınız.
Ne olduğunu bile anlamadan o kolyeyi almışsınızdır.
Bu sıralar böyleyim işte. Alışveriş yapmıyorum. Sadece çok değerli bulduğum takı ve kitap gibi şeylere para harcıyorum. Birde toplu taşıma araçlarına.

Eve dönmek için dolmuşa binmem gerekiyordu ki bu benim için bir eziyettir. Lise 2'den beri istediğim her yere arabayla gidip geldim. Bu yüzden bu yıl bu kadar çok dolmuş-otobüs vs kullanmak bünyeme biraz ters. Fakat bir aydır bir sorun yoktu. Hatta şu sapıklara hiç rastlamamıştım. Zaten hayatımda bir kere taciz edildim o da bu işin tanınmışlarından sayılan bir hocaydı. İğrenç pislik herifin tekiydi.
Her neyse, dolmuştaydık ve feci bir kalabalık vardı. Sonradan iki kişi bindi. Bazılarının tipinden piç olduğunu anlarsınız ya işte dedim yandık. Adamlar benden uzaktaydı her neyse dedim. Zaten üzerimde giyebileceğim en kapalı kıyafetim vardı. Siyah -en azından bir zamanlar- eskimiş bir kot ve siyah V yaka bir bluz. Önümde de dekoltemi kapatan gül kurusu bir fular. İki genç kız bindi. Şalları omuzlarında son derece süslü ve "mini". Elbette mini etek ve şort giyilmesine karşı değilim. Şortları çok severim ve eteklerle iki yıldır baya yakınız. Hem yaşadığım yerde iki kadından birini bunlarla görmeniz çok olası. Sadece dolmuşa binenlerin dikkatli olması gerekiyor.
Bu bir gerçek. Yaşadığımız ülkenin en tiksindiğim gerçeklerinden biri üstelik. Taciz her yerde var. Küçücük çocuklara, hayvanlara tecavüz edilen bir ülkede oturup da sadece tacize uğradım diye dua edecek halim yok. İnsanlar kabullendikçe, sustukça yüz buluyorlar. "Dolmuştur olur" ne demek? Tanrı aşkına! Ne demek kız kardeşlerinizi annelerinizi kızını belki de eşinizi bu adamların ellerine bırakırken bu kadar rahat olmak?!!

Adamlar ne mi yaptı? Hiç bir şey canım! Çekim sadece! Gayet sanatsal bir çalışma gerçekleştireceklerdi. Tabi hiç ummadıkları "sindirildiğini" düşündükleri bir genç kız çıkıp onların işini bozana kadar! Yanı başımda edilen bir sohbete yanlışlıkla kulak misafiri olduğum için, rahatsızlığımı "yüksek sesle" dile getirdiğim için ve o terbiyesizlerin inmesine neden olduğum için HİÇ PİŞMAN DEĞİLİM!!!

Özellikle hava karardığında daha tehlikeli oluyor dolmuşlar. Bu da bu akşam yaşandı zaten. Hala da öfkeliyim. Gizli çekimmiş! Ya soruyorum size hiç mi tanıdığınız ve o ünlü sözünüzü söylediğiniz bir kadın yok?! Bana arkadan yaslanmaya çalıştığın ve diğer kızın etek altı görüntülerini almaya çalıştığın , üstelik bunları bozduğumda ikinizinde utanmazca aşağı inip birde hala bana bakabilme cesareti göstermenizi aklım almıyor!
Türkiye'nin gerçeğiymiş!
Başlarım böyle gerçeğe!
Bir kez başıma geldi ve bugün olanları da ben aileme anlattım. Anlatmaya başlamak zor evet, ama inanın bana hiç anlatmamanızdan kat ve kat iyi. Eğer yazımı okuyan ve tacize uğrayan kadınlar varsa lütfen sesinizi çıkarın! Siz sustukça, ben sustukça onlar devam edecek. Eğer bugün ben konuşmasaydım orada neler olacağını düşünün! Belki de oldu. Belki de önceki dolmuşta oldu! Sinirden ve öfkeden titreyen tek kişi ben miyim? Tacize hayır diyebilecek tek kişi? Kızlarınıza, eşlerinize yardımcı olun. Susuyorlarsa bilin ki korkuyorlar. Ve inanın bana tacize uğrayan hiç bir kadın kolayca kendine gelemiyor. Tüm erkeklerin sapık ve pislik olduğunu savunmuyorum aksine onlardan da yardım bekliyorum. Eşlerinizi ve kızlarınızı kardeşlerinizi bilinçlendirin. En ufak şeyde kavga çıkaran biri olarak değil her zaman sığınacağı biri olarak görsün sizi. Bir korku filmi olmayın güvenebileceği bir ev gibi olun.
Korktuğunda üzüldüğünde saklanacağı kişi siz olun.

En azından bir kişi bile bu yazdıklarımı okuyup bir kaç hayatı değiştirebilirse sevinirim.
A.A.