8 Kasım 2010 Pazartesi

Ben ve "O"


İlk kez bir kitap karakterinde kendimi gördüm. Okuduğunuz kitaplardaki karakterlere hayran olursunuz değil mi? Güçlü,güzel, her şeyi ve herkesi elde edebilen ve bazen de oldukça sevimli ve sakar tiplerdir bunlar.

Benim karakterim tam tersi. Kendine has yetenekleri var fakat onun dışında güçlü biri değil. Güzel deseniz göreceli. İkimizinde başından aynı olay geçmiş. Korkularımız var. Kendimizi bir şey için delice suçluyoruz. Çok fazla süslenmekten falan hoşlanmıyoruz ama arada bir kaçamak yapmak bize kendimizi harika hissetiriyor. Geceleri rahat rahat uykuya dalamıyoruz. Gerilim romanlarını seviyoruz. Fazlası da var. Hatta en önemlisini bilerek atlıyorum. Birkaç gün kendimi çıplak hissettim. Yazar sanki ruhumu görmüştü. Beni kimsenin avlayamadığı kadar gafil avladı. Belki de bana en büyük kötülüğü ve iyiliği bilmeden bu yazar yaptı. İlk kez kendimi düşünmeye ittim. Size de olmuştur, başımızdan geçen bazı şeyleri sorgulamak istemeyiz. Belki sonuçları korkutur bizi. Neler olduğundan çok neler olabileceği korkutur beni. Ben geçmişi severim. Geleceği değil.
Aslında başka bir adresten alacağım yeni bir blog fikri o kadar kötü görünmüyor gözüme şu sıralar.

İnsanların neyin var diye sormasından rahatsızım.

Kitabın adı ne?

Karakter kim?

Ne yaşadın?

Neden böyle söyledin?

Beni tanıdığını sanan insanlara her zaman demişimdir, "size söylemiyorsam söylemek istemiyorumdur". Yukarıdaki karakterle olan ortak özelliğimi bilen tek bir kişi var hayatta. Ailemden değil. Çocukluk arkadaşım. O akşam bana yardım etmeye çalıştığı için hala minnettarımdır kendisine. Küçük iki bedenin kaldıramayacağı kadar ağır bir yüktü bu. Hala da taşırım. Arkadaşım her zaman fazlasıyla saf olmuştur, bu yüzden onu etkilediğini sanmıyorum. Unutkandır bir de. Belki de bu yüzden ona söyledim.

Bazılarını severim ama kimseye güvenmem.

Sana güveniyorum dediklerim affetsin, dilin kemiği yok. Ve muhtemelen size birkaç konuda her zaman güvenmişimdir. Sadece bu konuda ben kimseye güvenmiyorum.