21 Şubat 2010 Pazar

Her zaman bir amacım olmuştur.
Çoğunu fark etmiyorum bile. Amacıma ulaşıyorum ve "İşte!" diyorum.
İşte!
Çoğu kez bunu başarıyorum da. Nasıl yaptığım hakkında en ufak bir fikrim bile yok (: Başarıyorum ve önemli olan da bu diyorum. Duygularımı ön plana çıkarıyorum hayatımda. İnsanlar beni sadece duygularımdan ibaret sanıyor. Üzülebilen kırılabilen sevebilen bir varlık...
Oysa ben bundan ibaret değilim.
Binlerce düşünceyle sarılı etrafım. Her zaman daha iyisini daha güzelini yapmaya çabalıyorum. Ve bazen kendime fazla yükleniyorum. Öyle ki gözüm hiçbir şey görmüyor. Körü körüne işime odaklanıyorum. Tam bir işkolik gibi hareket ediyorum.
İşte böyle zamanlar da diğer kızlar gibi alışverişkolik olabilmeyi diliyorum. Bir arkadaşım üzütüden ölse bile onu neşelendirecebilecek bir kelime var. Alışveriş.
Saatlerce ayakkabılardan elbiselerden markalardan konuşabiliyor. Kendine aldığı bir şeyden bana da aldırmaya çabalıyor. Tarzımı değiştirmeye kendine benzetmeye çabalıyor. Saatlerce alışveriş yaparken onunla mağaza mağaza dolaşmamı istiyor. Ve benim zayıf yönümü kullanıyor.
"Benim alışveriş yaparken yanımda olmasından hoşlandığım tek kişi sensin.Çünkü sen mızmızlanmazsın çünkü senin fikirlerin önemli çünkü sen zevklisin çünkü anlaşabiliyoruz....."
Bu cümleleri her alışveriş haftasonundan önce kurar ve ben teslim olduğumda ertesi gün eve gidebilmeyi umacağımı bilirim.
Kabul etmek gerekir ki bazen bundan zevk de almıyor değilim. Onunla dolaşırken aynı mağazadaki ikinci saatimizde konu güncel olaylara geldiğinde beni durdurmaz. konuşurum. Tartışırım. Fikirlerimi sunar onunkileri dinlerim. Birkaç güzel şeyle eve döndüğümde aslında o kadar da kötü olmadığını fark ederim.
Sadece birkaç dakika sürer bu.
Ardından yoğun düşünce tempoma dönerim. Ne yapabilirm? ileride ne yapmalıyım? Peki ya şimdi? Hemen?
Artık biraz yavaşlamam gerek. Sadece frene hafif dokunmak istiyorum, o kadar.
Bu yazıyı yazmadan önce elektrik çarptığından cümlelerimin pek farkında değilim maalesef (:
Hatam varsa affola.
İyi akşamlar.