10 Ağustos 2011 Çarşamba

The Bang Bang Club

The Bang Bang Club'ı izlemeyi uzun zamandır istiyordum. En sonunda bugün izledim.

Doğrusu film biraz yavaş ilerliyor fakat aksiyon filmi izlemediğinizi de düşünürsek bence ilerleme hızı idealdi. Benim dikkatimi çeken filmde kime önem vereceklerini bilememişler gibi görünmesiydi. Kevin Carter ile başlayan film birden Greg ile devamm ediyor ardından tekrar Kevin'a geçiyordu. Diğer iki karaktere fazla önem verilmemiş gibi. Bir sahnesinde hüzün duymanız gerekirken duyamıyorsunuz bile. Önemli olan diğer karakter olduğu için ona hedeflenmiş gibi hissediyorsunuz.

Filmde Kevin Carter'ı eleştirdikleri bir sahne vardı. Taylor Kitsch hakkını vermek gerekirki rolünü çok iyi oynamış. Yine de eleştiriler bence hafif kalmış görünüyor. Sonuçta gerçek hayatta bütün dünya Kevin Carter'ın üzerine geldi. Küçük kızı neden kurtarmadığı hakkında binlerce soruyla boğuştu. Ve evet, sadece Kevin değil bütün o fotoğrafçılar ölümün resmini çekiyor. Ayrıca onlara yapılan uyarı nedeniyle de müdahalede bulunmuyorlar. Küçük kız ya da bir başkası hasta olabilirdi ve bu hastalığın da fotoğrafçıya bulaşmaması için temasa geçmemeleri hakkında uyarılıyorlardı. Ama halk ya da basın bunu düşünmeden zaten ruhsal sorunları olan bir fotoğrafçının üzerine yürüdü.

Ortada bir insanlık ayıbı vardı evet. Fakat bunun sorumlusu bir fotoğrafçı mı olmalıydı yoksa orada tüm bu olayları başlatan alevlendiren güçler mi? Sanırım alkol ve uyuşturucu ile baş edemeyen biri tüm bunların kefaretini ödemek zorundaydı. Yaptığı yüzünden eleştirilmemesi gereken bir insandı. Oradaki durumu gözlerimizin önüne serdiği için yargılanmamalıydı.




Kevin Carter Anısına.